Lilypie Third Birthday tickers

Aralık 31, 2008

Bugün 2008’in son günü. Umarım yeni yıl hepimize mutluluk ve huzur getirir. 2008 anneciğim için pek uğurlu bir yıl sayılmazdı. Umarım 2009 onun ve herkes için çok uğurlu bir yıl olur. Bu benim geçirdiğim 2. yılbaşı olacak. Aslında üç. İlkinde anneciğimin karnında 10 haftalık falandım. İkincisinde dünyaya gözlerimi açmıştım 4 aylıktım. Bu yılbaşı biraz daha büyüğüm 16 aylığım bazı şeylerin daha çok farkına varacağıma inanıyor annem. Zaten müziği ve dans etmeyi çok seviyorum. Hatta kendimce melodilerle şarkı söylemeye bile başladım. Bu akşam çok eğleneceğimden eminim. Akşam Deniz teyzemlerde olacağız. Yeni yılı orada karşılayacağız. İki Egemenli bir yılbaşı olacak. Özlem teyzemin oğlu daimi kankalarımdan biri olan bizim Egemen ve Deniz teyzemin arkadaşı Nilay teyzemin oğlu diğer Egemen) Onunla da bu akşam tanışacağım. Çılgın parti beni bekleeee))))

Aralık 29, 2008



Hareketli bir hafta sonu geçirdim. Cumartesi günü hiç hesapta yokken Özge Teyzem aradı ve Özlem Teyzemlere gideceğimizi söyledi. Toparlanıp evden çıktık. Annemin diğer kankaları da geldi. Egemen ve Koray da oradaydı tabii ki. Egemen diş çıkarttığı için biraz keyifsizdi Koray da hastalığını daha yeni atlatmış ama o sakindi. Ben se günün prensesi olarak yine harikaydım. Egemenin oyuncaklarıyla oynadım, itirazsız mamalarımı yedim ve annemi hiç üzmedim. Maşallah bana çok uyumluydum:) Özlem teyzem bol bol fotoğraf da çekti. Yılbaşı gecesi için Deniz teyzemlerde toplanmaya karar verdik.


Pazar günü de anneanneme gittik.

Aralık 25, 2008

Hava çok soğudu. Kar yağacak dediler, ben de çok heveslendim ama sulu karın dışında kar falan yağmadı. Oysa ne güzel planlarım vardı. Annecimle karlarda oynayacak, yuvarlanacaktık. O bana kar topu atacak ben kahkahalarla gülecektim. Olsun henüz kış bitmedi di mi ama:) Umarım kar yağar. Geçen kış ilk kar yağdığında çok küçüktüm 4-5 aylık falandım sanırım. Annem, Güliz (the original), Melis ve Yeliz halam (babamın kuzenleri) kartopu oynamaya çıktılar. Annem çok küçük olduğum için beni çıkarmaya cesaret edemedi. Biz onları babaannemle camdan seyrettik:) Çok eğleniyolardı. Annem bu sene beni de çıkaracak söz verdi. Hatta birlikte kardanadam bile yapıcaz.

Aralık 24, 2008


Bugüm annem ve babamın evlilik yıldönümü. Nice senelere annecimm, babacımm. 3 sene olmuş. Umarım daha çooook uzun yıllar birlikte, sağlıkla kutlarsınız evlilik yıldönümünüzü. İlk yıldönümüzde ben de yanınızdaydım. Siz o şık sofrada başbaşa yemek yediğinizi sanıyodunuz ama yanınızda bir kişi daha vardı. Henüz sizin haberiniz yoktu varlığımdan. 3 gün sonra öğrendiniz geleceğimi, aranıza katılacağımı. Hatta annem bu davetsiz misafirden haberi olmadığı için 1 kadeh kırmızı şarap bile içmişti o gece:))

Aralık 23, 2008

16 aylıksın artık canımıniçi. 1,5 yaşında olman için 2 ay kaldı sadece. Ne tuhaf sen henüz karnımdayken başlamıştım gün saymaya. Hala devam ediyor bu alışkanlığım. O zamanlar haftaları sayardım. Sürekli gelişimin hakkında okur şu hafta şurası gelişti bu hafta burası diye daha da çok heyecanlanırdım. Şaşırırdım, şimdiden bu kadar çok seviyorsam bu fasülye tanesini; karmının içinden çıkınca hele biraz büyüyüp bana annecimm diye koşunca neler hissedeceğimi çok merak ederdim.


Gerçi hala inanamıyorum bazen. Hala benim içimden mi çıktı şimdi bu küçük yaramaz diye hayretler içinde kalıyorum. Tıpkı dün akşam babanın dediği gibi. ‘İmren senin karnından mı çıktı şimdi bu kız??’ ‘İnanamıyorum ben, aslında bu büyük mucizeyi gerçek anlamıyla yaşayan sensin onu karnından çıkardın’

Fasülye tanesiydin önceleri. Küçücük bir nokta olarak girdin hayatımıza. Küçük bir nokta. Her şey ne kadar da uzaktı o zamanlar. Sanki çok uzak bir rüya gibi. Nasıl bir bebeğe dönüşecek şimdi bu küçük nokta. Ama öyle çabuk öyle çabuk büyüdün ki. Önce kolları ve bacakları çıktı o küçük noktanın. Kaçıncı ultrason muayenesiydi tam hatırlamıyorum ya ikinci ya üçüncü olmalı ‘Aaa kollarını oynatıyor buu’ diye bağırımışım farkında olmadan:) Doktor da baban da güldü. Evet dedi doktor bu bebek çok hareketli olacak. Yeni oluşan kol ve bacaklarını öyle hızlı hareket ettiriyor ki. Eminim şimdiki o muzip gülümsemen de vardı yüzünde ama biz göremedik:)

İlk tekmeni hatırlıyorum. Ofiste kötü bir gün geçirmiştim. Çok moralim bozuk bir halde eve döndüm. Yatağa uzandım. Hamileliğin de verdiği duygusallıkla ağlamaya başladım. Sonra karnımda bir hareket hissettim. Önce tam kavrayamadım bana mı öyle geldi acaba dedim. Ama çok geçmeden ikincisi geldi. Evet sendin bebeğim. İlk kez hissetmiştim seni. Sen de benim üzgün olduğumu hissetmiş, annecimm ben burdayım hayatta başına ne gelirse gelsin ben varım artık, hiç bir şey için üzülmeye değmez diyordun. Heyecanla diğer odadaki babanı çağırdım. Önce beni ağlarken görünce korktu sonra söyledim ona. Tekmelerin henüz onun hissedebileceği kadar güçlü değildi ama ben bu keyfi uzun bir zaman yaşadım. Hele ki iyice büyüyüp dışarıdan görülebildiğinde, oturur senin hareketlerini izlerdim. Yer değiştirişini, resmen kayar gibi ordan oraya geçişini. Bence bu, bir kadına bahşedilen en muhteşem hediye. Allahım iyi ki kadın olmuşum diye şükrediyordum işte o zamanlar. Babanın bu keyfi yaşayamamış olması ne acı. Zaman zaman şarkılar söylerdim sana. Bıkmadan usanmadan hayal kurardım. ‘Nasıl olacak kime benzeyecek. Kesin babasına benzer. Ama birazcık da benden alsın ne olur.’

16. haftamızda kız olacağını öğrendik. Aslında ben başından beri biliyordum kız olduğunu. Hissediyordum. Herkese de söylüyordum benim kızım olacak diye. O yüzden şaşırmadım hiç. Gerçi rüyamda hep erkek bebekler görüyordum ama tersine çıktı rüyalarım işte. Güzeller güzeli bir kızım olacaktı benim. Ailemizin küçük nazlı prensesi.

O kadar sorunsuz, mutlu bir hamillelik yaşattın ki bana. Bazen sadece tekrar hamile olabilmek için bir kardeş yapmak istiyorum sana:) Yasal sürecin başladığı 32. haftaya kadar çalışmama izin verdin. Hergün iki vesait İstoç denilen dağa beraber gittik geldik seninle. Karnım devasaa bir tepeye dönüşmüştü. Görenler benim için endişeleniyordu. Ama ben halimden o kadar memnundum ki. Hoplaya zıplaya merdivenleri inip çıkıyordum hiç yorulmuyordum. Sonra iki haftaya kadar zorlamadın beni. Hayatımı kısıtlamadın. Canım istediği kadar gezdim, tozdum. Hatta 7 aylık hamileyken Antalya’ya gittik baban sen ve ben. Çok güzel bir tatil geçirdik. Aşırı sıcak dışında beni zorlayan bişey olmadı. Sen her zamanki gibi olağanüstüydün. Bol bol havuza girdik. Sonra odaya koşup klimanın altında oturduk ikimiz.

Dediğim gibi bitanem günler öyle hızlı geçti ki. Son kontrol günü geldi. Doktor plesantanın önde olduğunu doğum kanalını kapattığını ve normal doğumun çok ama çok riskli olacağını bir kez daha söyledi. Senin de artık plesantanın kireçlenmeye başladığını ve daha fazla içeride durmaman gerektiğini ekledi. Seni normal doğurmayı çok ama çok isteyen ben son umudumu da kaybetmiştim. Ama fazla üzülmedim. Seni sağlıkla kucağıma almak herşeyden önemliydi. Öyle ya da böyle. Sen yanıma gelecektin, sonunda kokunu duyabilecek, kime benzediğini görebilecektim. Varsın kessinlerdi beni:)

Salı ya da Çarşamba günüydü. Cuma günü için randevulaştık. 17 Ağustos 2007 olacaktı doğumgünün. Aslında o günü pek istemedim ama doktorun ve babanın iş programı dolayısıyla biraz da mecbur kaldık. Sonra düşündüm ya o tarihte normal olarak gelseydin değiştiremeyeceğimize göre kabul ettim. Kalbim küt küt atarak ayrıldım muayanehaneden. Baban gelmemişti yanımda Güliz halan vardı. Sonrasındaki 3 gün babanla son hazırlıklarımızı yaptık. Senin son eksiklerini aldık. Doğum çantamı hazırladım.

Son gece sabaha kadar hiç uyamadım. Sezeryan düşüncesi müthiş korkutuyodu beni. İlk kez başıma gelecek bu deneyim çok endişelendiriyordu. Doğumun 8:25’de olacaktı. 7 gibi kalkıp hazırlandım. Çantayı tekrar gözden geçirdim. Fotoğraf makinası, kamera hepsi tamamdı.

Hastanenin yolunu tuttuk. Titrememe engel olamıyordum. İğne yaptırmaktan korkan ben anne olacaktım birazdan. Karnımı kesip içinden küçük bir kız çıkartacaklardı. Hastanede bir takım testler yapıldı. Sorular soruldu. Sonra o sevimsiz ameliyat önlüğünü giydim.

Ve sedyedeyim. Baban elimi tuttu gidiyoruzz. Ameliyathaneye indik. Ben çok istememe rağmen baban dayanamayacağı gerekçesiyle doğuma girmek istemedi. Son derece gergin ve heyecanlıydı. Ameliyathaneye ağlayarak girdim. Ameliyathanede benim dışımda herkes çok neşeli ve rahattı. En son hatırladığım anestezistin burnuma doğru o şeyi tutuyor olmasıydı.

Sonraaa gözlerimi açtım. Sen yanımdaydın ve mememi çekiştiriyordun:)) İşte bir rüya böyle gerçekleşti bebeğim. Farkında olmadan doğum hikayemi yazmış oldum böylece.

Tıpkı hamileliğim gibi doğumum da çok sorunsuz ve rahat geçti. Sadece uyandıktan sonra ki ilk iki saat keskin bir acı hissettim karnımda ama o da dayanılamayacak gibi değildi. Hem seni seyretmekten canımın acısını hissetmiyordum zaten. Sonra yavaş yavaş azaldı ağrım. Sezeryanın hiç düşündüğüm gibi olmadığını öğrenmiş oldum. Vee bazı kimselerin gerçekten bu doğum olayını çok abarttığını:) Doğal yollardan gelmeni çok istedim ama her ne şekilde olursa olsun geldiğin için çok mutluyum. Aynı heyecanı, kalp çarpıntısını şu an yazarken tekrar hissettim. Seni çok seviyorum.

Aralık 22, 2008



19.12.08 Cuma akşamı ben, annem ve Özge teyzem dışarı çıktık. Bizim eve yakın olan bi cafede oturduk. Özge teyzem bana cheescake ve taze sıkılmış portakal suyu ısmarladı. Uslu uslu durdum onları hiç üzmedim. Garson amcalara da bol bol laf yetiştirdim:) Bu, günlerden sonra ilk kez dışarı çıkışımdı. Hava da şansıma çok güzeldi. Annem beni sıkı sıkı giydirdi. Pusetime oturttu ve gittik. Yalnız dönüşte az daha yağmura yakalanacaktık. Tam köşeyi dönünce yağmur başladı. Az kalsın annemle sırılsıklam olacaktık.


Cumatesi günü annem söz verdiği gibi beni parka götüremedi. Çünkü yağmur devam etti. Biz de evde oturduk. Oyun oynadık annemle. Camdan dışarı baktık. Annem kuşların mama bulmak için gittğini söyledi. Ortalıkta hiç kuş yoktu çünkü. Akşam Aslı ablamın nişanı için annemle babam çıktı ben babaannemle kaldım. Artık arkalarından ağlıyorum kollarımı uzatıp annee alll bile diyorum:)

Bu arada herkes hasta. Koray, Ezginaz ve Bahadır üçü de hasta olmuş. Umarım hepsi çabucak iyileşir. Ortalarda dolaşan o hain mikrop da beni bulamadan giderrrr:))

Pazar günü de anneanneme gittik. Anneannem beni çok özlemiş. Onlarla hasret giderdim. Dayımın kucağından inmedim. Ben dayımı çok seviyorum çünküüü.

Aralık 15, 2008

Haftasonum yine evde geçti. Ev hapsim daha bitmedi anlayacağın:) Cumartesi günü annem çalışmadığı için beraber bütün gün oyunlar oynadık bana aldığı yazı tahtasına yazılar yazdık resimler yaptık. Daha doğrusu annem yaptı ben karaladım:) Akşam babam geldi bize elektrikli ızgarada balık pişirdi. Afiyetle yedim çok beğendim. Annem kesin karar verdi haftada bir gün balık yapılacak ve Eylüşş doya doya yiyecek:)


Pazar günü de yine evde benim yaramazlıklarımla geçti. Bugün kontrole gidiyorum. Sanırım hapis hayatım bu gün bitiyor. Annem söz verdi beni parka götürecek.

Aralık 12, 2008

Artık evimizdeyiz. Kötü günler geride kaldı. Geçtiğimiz hafta Kurban bayramıydı. Ben bu bayram evdeydim. Doktor amcalar henüz dışarı çıkmama izin vermiyorlar o yüzden bu bayramı evde geçirdim. Ama yine de çok mutluyum. Annecim ve babacımm yanımdaydı. Herkes bana bir sürü cici almış. Melis halam, anneannem, nursel teyzem, özlem teyzem, özge teyzem. Hepsini çook beğendim. Hepsi sağolsun. Bayram hediyelerim çok güzel. Bu arada 10 Aralık Koray’ın doğumgünüydü. İyiki doğdunnnn Koooorayyy. Yanında olamadım ama biliyosun kalbim seninleydi:)) İyi ki doğdun, benim kankam oldun. Seni çoook seviyorum.


Biraz da yeni becerilerimden bahsedeyim. Artık koltuklara çıkabiliyorum. Baba kimin? Diye sorduklarında kendimi gösteriyorum:)) İsimleri tekrar ediyorum. İlk söylediğim isim de Mert hastane oda arkadaşım. Herşeyi ama herşeyi anlıyorum. Şunu getir şunu yap dediklerinde harfiyen uyguluyorum. Kızdığım zaman dudaklarımı uzatıyorum. Bir şeyi verirken al diyorum. Makas almayı öğrendim makas alıyorum. Dans becerilerim ise dillere destan tam bir dansöz oldum. Uykum geldiği zaman annemin kucağına gidiyorum bu uykum geldi artık beni salla demek. Hadi uyu artık dediklerinde uyuma numarası yapıyorum. Cee oyununu oynamayı çok seviyorum. Hayvanları çok seviyorum. Kuşları, kedileri camdan bile görsem heyecanlanıyorum. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Görüşürüz tekrarrrr...