Defnecik geldi hoşgeldi. Herkesin günlerdir merakla beklediği prensesimiz 10.10.09 gibi kafiyeli aynı zamanda güpgüneşli bir Ekim gününde aramıza katıldı. Canım arkadaşım Deniz anne oldu. Mutluklardan mutluluk beğendi. Sevgili Deniz ve Bülent size Defne kızınızla çoook mutlu, upuzun bir ömür diliyorum. Denizcim aynı zamanda sana da annelik maratotonunda muakkafiyetler:)))))
Cumartesi günü Ethica Hastanesi'ne Defne'yi görmeye gittik. Eylül uzaktan bakmakla yetindi ve benim bütün bebek nasıll Eylülcümm tarzındaki sorularıma rağmen herhangi bir yorumda bulunmadı. Sanırım hastaneden alıp eve götüreceğimizden korktu:) Defne'ye gelen çiçeklerden bir balon yürüttü. Çıkarken onu hastane odasında unuttu ve çok sonra farketti:) Bu duruma bayağı bir üzüldü. Diğer kankalarla buluştu. Koridorlarda koşturdu.
Nursel, Bülent, Koray üçlüsü dışında biz diğerleri hastane çıkışında Florya Sosyal Tesislerine gittik. Yemek yedik. Yavrucakları parkta salladık eğlendirdik. Eylül denizi görünce yine çok heyecanlandı. Nerden geliyor bu deniz aşkı anlamadım. Seneye göricizz bakalımm Eylül hanım ne kadar su kuşu olduğunuzu. Babanın seneye yaza seni kolluksuz yüzdürmek gibi planları var ona göre!! Umarım sen de onun gibi çok iyi bir yüzücü olursun. Balık gibi yüzersin de babacığını hayal kırıklığına uğratmazsın. Annen bu konuda pek başarılı değil. Bakınız burda da itiraf ediyorum görüldüğü gibi.
Pazar günü ise Soydan'ın çocukluk arkadaşı Süleyman ve Eşi'nin evlerine davetliydik. Kendileri yeni evli ve bizim onları ilk ziyaretimizdi. Ama Eylül Hanım aklına gelebilecek bütün mızmızlıkları sıraladı annenin burnundan fitil fitil getirdi. Hem de gayet birbiriyle bağlantılı olarak ve hiç sırasını bozmadan. Benim sabrımın en üst sınırını da denemiş oldu böylelikle! Bir an kendimden korktum:) Neyse ki kazasız belasız günü tamamladık. Anne akıl sağlını koruyabildi en azından. Süleyman ve Ebru'nun da gözünü iyice korkuttu bizim küçük cadı. Sanırım önümüzdeki on yıl çocuk mocuk yapmaya kalkışmazlar:))
Dönüşte babasının kollarında tatlı bir uykuya daldı ve bir kaç saat önceki cadılıkları yapan bu masum melek miydi diye bizi hayretlere sürükledi:))
Biz de baba, anne ve hala üçlüsü uyuyan meleği babaneye teslim edip sinema kaçtık. Çağan Irmak'ın yeni gösterime giren ve günlerdir gitmek için yanıp tutuştuğum filmi "Karanlıktakiler"i izledik. Ben filmi vasat buldum. Ya da çok büyük bir beklentiyle gittim bilmiyorum. Çağan Irmak sevdiğim ve çok başarılı bulduğum bir yönetmen olmasına rağmen bu sefer olmamış sanki. Konu havada kalmış. Sonu iyi bağlanamamış. Bilmiyorum ben pek tatmin olduğumu söyleyemem. Ya da Çağancım sen gerilim çekme güzelim. Bu işi beceremiyosun bence:) Kabuslar Evi serisi gibi hayal kırıklığı yarattı Karanlıktakiler bende.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder