Balkona çıktım biraz önce. Teoman’ın dediği gibi İstanbul bugün yorgun, üzgün ve yaşlanmış, biraz kilo almış ağlamış yine, rimelleri akıyor... Nisan yağmurları devam ediyor. Caddelerden akan çamurları üzgün bir kadının yanağından süzülen rimel kalıntısına benzetmekte Teoman kadar yetenekli olmadığıma üzüldüm.
Sonra gördüm onu anne kuşu. Nasıl da mağrur ve dimdik. Yumurtası çatlamış içinden yavru çıkmış, anne kuş yavrusunun yanında. Onu ürkütmemek adına uzaktan baktım ama bu bile kanatlarını kabartmasını önlemedi .
Annelik içgüdüsü bu olsa gerek diye düşündüm. Yavrusuna gelebilecek en ufak bi tehlikeye karşı bütün duyularını açmış, pür dikkat bakıyor etrafına. Kimbilir neler geçiyor aklından. Küçüklüğümdeki dileğim geçti aklımdan. Keşke şu an konuşabilseydim onunla. Yeni anne nasıl hissediyorsun diyebilseydim.
Seninle konuşamasam da eminim mutlusundur anne kuş. Belki biraz şaşkın, neye uğradığını şaşırmış ama için içine sığmıyordur eminim. Yavrun kendi kanatlarıyla uçmaya başlayana kadar, ona uçmayı sen öğretene kadar geçen zaman hayatının en mutlu dönemi olacaktır eminim. Bol sürprizli bir yaz bekliyor seni...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder