Yaşama sevinci istiyorum senden, en çok da umut.
Sağlık istiyorum en bolundan. İyileştirici bir öpücük yaralanmış dizlere.
Beklenmedik sürprizler, bolca güneş.
Romantik yağmurlar istiyorum, pırıltılı sabahlar.
Çok çok sevgi istiyorum, azıcık şımartılmak.
Zaman istiyorum miniğimle daha çok geçirdiğim.
Eksi yedi kilo istiyorum, parlak saçlar.
Kitaplar istiyorum milyonlarca, içinde kaybolduğum her hikayede başkası olduğum.
Fotoğraf karaleri istiyorum, yaşlandığımda gülümseyerek bakacağım.
Sıcak kekler, kahve kokusu istiyorum sevdiklerimle paylaştığım.
Kocaman bir yemek masası istiyorum, üzerinde en lezzetli yemeklerin yendiği, en mutlu sohbetlerin yapıldığı.
Hediye paketleri istiyorum, üzeri mor kurdelalarla süslenmiş. Hem almak hem vermek için.
Uçmak istiyorum bilmediğim ülkelere, hep hayal ettiğim gibi. Ama hep geri dönmek sonra aynı huzura.
Heyecan istiyorum küçük çocuk kahkahasıyla.
Merak istiyorum yedi yaşındaki halimle.
Çiçekli bir balkon istiyorum, yemyeşil bir manzaraya açılan.
Rüzgarlı bir bahar günü istiyorum. Pencereler açık, tüllerin uçuştuğu.
Huzurlu melodiler istiyorum. O melodilere eşlik etmek.
Sabır istiyorum en ihtiyacım olduğu zamanlarda. Soğukkanlılık, olayları irdeleme gücü.
Hayaller istiyorum; hiç bitmeyen, rengi daima pembe.
O çok istediğim bisikleti de istiyorum evet. Ve upuzun ağaçlı bir yol, gözlerim kapalı yokuş aşağı sürdüğüm.
Yağmurdan sonra toprak kokusu istiyorum.
Kuş cıvıltıları da istiyorum yeni günü benimle selamlayan.
Maharetli eller istiyorum, çok lezzetli yemekler yapan.
Bitmeyen enerji istiyorum. En olmadık zamanlarda kutu kutu pense oynayacak gücü bulmak.
Annemin dizine yatıp yine masal dinlemek istiyorum. Ve o masallardan kopya çekip kızıma anlatmak.
Bak hala kar yağmadı, birazcık kar da yağdırsan hiç fena olmaz hani...
Aralık 30, 2009
Aralık 24, 2009
4. YILDÖNÜMÜMÜZ KUTLU OLSUN...
Tam dört yıl önce bugün gelin oldum ben. Babasının "küçük gelin" diye çağırdığı, küçük kızının bu kadar erken yuvadan uçmasını hiç kabullenemediği.
Kendisi de beklemiyordu aslında bu kadar erken uçup gitmeyi. Üzerinde beyaz gelinlik, önünde koca bir bilinmezlik.
Küçüktü evet. Bir çok şeyden habersizdi. Aşkıyla beraber yaşamak, yaşlanmaktı tek dileği.
Küçük gelin büyüdü şimdi. Dört yıldır aynı güneşli sabahlara uyanmaktan o kadar mutlu ki...
Aşkım.. İyi ki tanıdım seni, iyi ki buldun beni... İyi ki uğraştın benim için, iyi ki uğraştık bir çok şey için. SENİ ÇOK SEVİYORUM... Sonsuza kadar hep aynı...
Kendisi de beklemiyordu aslında bu kadar erken uçup gitmeyi. Üzerinde beyaz gelinlik, önünde koca bir bilinmezlik.
Küçüktü evet. Bir çok şeyden habersizdi. Aşkıyla beraber yaşamak, yaşlanmaktı tek dileği.
Küçük gelin büyüdü şimdi. Dört yıldır aynı güneşli sabahlara uyanmaktan o kadar mutlu ki...
Aşkım.. İyi ki tanıdım seni, iyi ki buldun beni... İyi ki uğraştın benim için, iyi ki uğraştık bir çok şey için. SENİ ÇOK SEVİYORUM... Sonsuza kadar hep aynı...
Aralık 17, 2009
Eylül 28 Aylık
Koca bir ay daha geçti işte. Havalar oldukça soğudu. Tam anlamıyla kışı yaşıyoruz. Hala kar yok. Oysa yağmasını öyle çok istiyorum ki. Küçük çocuklar gibi kalkar kalkmaz ilk iş pencereye koşuyorum. Geçen yıl da çok istemiştim. İlk kez karın farkına varacak kadar büyümüştün çünkü. Vereceğin tepkileri çok merak ediyordum. Ama yağmadı... Ümitlerim bu yıla kaldı. Yine beklemedeyim. Bakalım...
Hem bu sene daha kocaman bir kızsın. Tamı tamına 28 aylıksın artık. Bebek olmayı asla kabul etmeyen, kendini genç kız sanan... Seni bebeğim diye sevdiğim zaman hemen müdahele ediyorsun "ben bebet diilim ben abbayım" diye. Sonra bu ay özür dilemeyi, ve teşekkür etmeyi öğrendin. Yerinde ve öyle tatlı söylüyorsun ki.
Yine bu ay artık yavaş yavaş mantık yürütmeye başladın. Mesela geçen gün arabada giderken kapının kolunu kurcalamak istedin. Ben de arabanın koluna dokunmuyoruz. Çocuklar arabanın kapısına dokunmaz, yoksa kapı açılır çok tehlikeli diye anlattım. Onun üzerine "ebet çocuklar ellemez, anneler babalar eller dedin"
Özge hamile. Resmi olarak ilk defa şimdi yazıyorum. İlkini üzücü bir şekilde kaybettikten sonra bir kaç ay geçmeden yazmamaya karar vermiştim. Artık yazabilirim. Canım Özgeciğimin bebişi olacak karnı kocaman oldu bile:)) Sen bu durumdan pek hoşnut değilsin. Çünkü rahat rahat kucağına gidip eskisi gibi oyun oynayamıyorsun. Geçen hafta korayın doğumgününe giderken kucağına gitmek istedin yine. O da anlattı sana olmaz Eylülcümm bak karnımda bebek var o yüzden seni kucağıma alamam dedi. Eve döndüğümüzde, hiç konusu bile yokken hatta babanene olayı noktası virgülüne anlattın. "Öde beni kucağına aamadı, kanında bebet var" :)) Hepimiz kahkalara boğulduk. İçine oturmuş demek ki:)
Yemek yeme konusunda beni çok üzüyorsun. İştahsızlığın devam ediyor. Binbir nazla, oyunla, yalvarmayla ancak birkaç lokma yiyorsun. Şubatta aşın ve doktor muayenen var çok merak ediyorum kilo, boy durumunu. Çünkü ben yaşıtalarına göre biraz ufak tefek olduğunu düşünüyorum. Tek tutkun meyve yemek. Bıraksak sadece meyveyle beslenirsin. Ama sadece meyveyle olmuyor tabikii.
Yeni yıl yaklaşıyor. Ağacımızı süsledik. Bu yıl ilk olarak sen de katıldın süsleme törenimize:)) Öyle eğlendin ki. Ben dağıtırsın diye düşünmüştüm. Ama beni yine yanılttın. Öyle büyük bir ciddiyetle yaptın ki işini. Işıklarını yaktığımız zaman karşısına geçip hayranlıkla izledin. Şimdi yine gidip gidip uzaktan bakıyorsun.
Günden güne büyümeni izlemek öyle eğlenceli ki.
Seni çok seviyorummm
Senin deyiminle Annecinn....
Hem bu sene daha kocaman bir kızsın. Tamı tamına 28 aylıksın artık. Bebek olmayı asla kabul etmeyen, kendini genç kız sanan... Seni bebeğim diye sevdiğim zaman hemen müdahele ediyorsun "ben bebet diilim ben abbayım" diye. Sonra bu ay özür dilemeyi, ve teşekkür etmeyi öğrendin. Yerinde ve öyle tatlı söylüyorsun ki.
Yine bu ay artık yavaş yavaş mantık yürütmeye başladın. Mesela geçen gün arabada giderken kapının kolunu kurcalamak istedin. Ben de arabanın koluna dokunmuyoruz. Çocuklar arabanın kapısına dokunmaz, yoksa kapı açılır çok tehlikeli diye anlattım. Onun üzerine "ebet çocuklar ellemez, anneler babalar eller dedin"
Özge hamile. Resmi olarak ilk defa şimdi yazıyorum. İlkini üzücü bir şekilde kaybettikten sonra bir kaç ay geçmeden yazmamaya karar vermiştim. Artık yazabilirim. Canım Özgeciğimin bebişi olacak karnı kocaman oldu bile:)) Sen bu durumdan pek hoşnut değilsin. Çünkü rahat rahat kucağına gidip eskisi gibi oyun oynayamıyorsun. Geçen hafta korayın doğumgününe giderken kucağına gitmek istedin yine. O da anlattı sana olmaz Eylülcümm bak karnımda bebek var o yüzden seni kucağıma alamam dedi. Eve döndüğümüzde, hiç konusu bile yokken hatta babanene olayı noktası virgülüne anlattın. "Öde beni kucağına aamadı, kanında bebet var" :)) Hepimiz kahkalara boğulduk. İçine oturmuş demek ki:)
Yemek yeme konusunda beni çok üzüyorsun. İştahsızlığın devam ediyor. Binbir nazla, oyunla, yalvarmayla ancak birkaç lokma yiyorsun. Şubatta aşın ve doktor muayenen var çok merak ediyorum kilo, boy durumunu. Çünkü ben yaşıtalarına göre biraz ufak tefek olduğunu düşünüyorum. Tek tutkun meyve yemek. Bıraksak sadece meyveyle beslenirsin. Ama sadece meyveyle olmuyor tabikii.
Yeni yıl yaklaşıyor. Ağacımızı süsledik. Bu yıl ilk olarak sen de katıldın süsleme törenimize:)) Öyle eğlendin ki. Ben dağıtırsın diye düşünmüştüm. Ama beni yine yanılttın. Öyle büyük bir ciddiyetle yaptın ki işini. Işıklarını yaktığımız zaman karşısına geçip hayranlıkla izledin. Şimdi yine gidip gidip uzaktan bakıyorsun.
Günden güne büyümeni izlemek öyle eğlenceli ki.
Seni çok seviyorummm
Senin deyiminle Annecinn....
Aralık 14, 2009
KÜÇÜK SURAT - SOPHIE HANNAH
Bir anne... Doğumdan sadece bir hafta sonra, bir kaç saatliğine bebeğini kocasına emanet ediyor. Eve döndüğünde de beşikte başka bir bebek buluyor. Kocası da dahil kimse inanmıyor ona. Kitabın sonlarına doğru oldukça şaşırmayı vaad eden kurgusu kusursuz, mükemmel bir polisiye, gerilim örneği...
KORAY'IN DOĞUMGÜNÜ PARTİSİ
12.12.2009 Cumartesi günü korayın doğumgünü kutladık gecikmeli olarak. Gerçek doğum günü 10 Aralık. Bir kış günü katılmıştı Koraycık aramıza. Üzerinden tam iki sene geçmiş şaka gibi. Yine çok soğuk bir kış günü yollara düştük doğumgününü kutlamak için.
Egemen ve Defne de geldi. Tam kadro oradaydık.
Defne daha çok küçük olduğu için toplu kudurmalara iştirak edemedi bol bol emdi ve uyudu. Annesini asla yeterli derecede emdiğine ikna edemedi:))
Egemen kendi halinde takıldı. Oyuncakların sticerlarını söktü suratına yapıştırdı. Ona ait eşyalara dokunduğumuzda çığlığı bastı.
Koray da doğumgünü çocuğu olarak bol bol şımardı. En son elindeki mp4'de 50cent klibi falan izliyordu.
Eylülcüğüm sen de kendinden beklenmeyecek şekilde bir performans sergiledin:) Çok uyumlu ve usluydun. Öğle uykusu da uyumamana rağmen hiç huysuzluk yapmadın. Yanımda getirdiğim köfteyi de yemene gerek kalmadı. Çünkü peynirli böreğe bayıldın bir hayli hüplettin.
Bülentin indirdiği çocuk şarkılarında bol bol oynadınız. Erkekler tepinmekle yetindi. Eylül senin dansların da çok komikti:)) Hele yüzündeki ifade:)
Son söz İyiki doğdun Koraycım nice yıllara birlikte inşallah.
Egemen ve Defne de geldi. Tam kadro oradaydık.
Defne daha çok küçük olduğu için toplu kudurmalara iştirak edemedi bol bol emdi ve uyudu. Annesini asla yeterli derecede emdiğine ikna edemedi:))
Egemen kendi halinde takıldı. Oyuncakların sticerlarını söktü suratına yapıştırdı. Ona ait eşyalara dokunduğumuzda çığlığı bastı.
Koray da doğumgünü çocuğu olarak bol bol şımardı. En son elindeki mp4'de 50cent klibi falan izliyordu.
Eylülcüğüm sen de kendinden beklenmeyecek şekilde bir performans sergiledin:) Çok uyumlu ve usluydun. Öğle uykusu da uyumamana rağmen hiç huysuzluk yapmadın. Yanımda getirdiğim köfteyi de yemene gerek kalmadı. Çünkü peynirli böreğe bayıldın bir hayli hüplettin.
Bülentin indirdiği çocuk şarkılarında bol bol oynadınız. Erkekler tepinmekle yetindi. Eylül senin dansların da çok komikti:)) Hele yüzündeki ifade:)
Son söz İyiki doğdun Koraycım nice yıllara birlikte inşallah.
Aralık 07, 2009
ANNECİĞİM
Son iki - üç gündür bana anneciğim demeye başladın. Aslında ailenin diğer üyelerini çağırırken de sonuna "ciğim" ekini ekliyorsun.
Ama bana anneciğim demen yok mu. Resmen boyut değiştiriyorum sevinçten. Nereye sığacağımı şaşırıyorum. Ben hayatımda hiç bu kadar tatlı bir şekilde çağırıldığımı hatırlamıyorum...
Ama bana anneciğim demen yok mu. Resmen boyut değiştiriyorum sevinçten. Nereye sığacağımı şaşırıyorum. Ben hayatımda hiç bu kadar tatlı bir şekilde çağırıldığımı hatırlamıyorum...
Aralık 03, 2009
KAYIP GÜL - SERDAR ÖZKAN
Aslında bu kitabı tamamen etraftan gelen mutlaka okumalısın şöyle harika böyle muhteşem yorumlarını dinleyerek gidip satın aldığımı baştan itiraf etmeliyim. Açıkçası çok merak ettim tabi bir de şaalı pazarlama taktiğinin de oldukça takdire şaayan olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. En sonunda mutlaka okumalıyım deyip gidip aldım.
Kitap için oldukça iddalı yorumlar var. Öyle ki Paulo Coelho'nun Simyacı'sı, Richard Bach'ın Martı'sı ve St. Exupery'nin Küçük Prens'i ile kısaylayacak kadar. Yazarın ilk romanı, bir çok dile çevrildiği ve birçok ülkede best seller olduğu idda ediliyor. Bu konuda basında çeşitli spekülasyonlar var. Kitap eleştirmeni değilim. Ama kendi çapımda iyi bir edebiyat okuyucusu olduğumu düşünüyorum. Ve buna dayanarak kitabın söz konusu büyük eserlerle kıyaslanmasının biraz abartı olduğu kanısındayım. İyi bir pazarlama stratejisi olduğunu kabul ediyorum ama.
Buna rağmen yine de okuması zevkli hoş bir roman olmuş. Ama yapılan iddalı yorumlara kanıp kitaptan çok şey bekleyenler için hayal kırıklğı yaratabilir. Bende olduğu gibi...
Aralık 02, 2009
KURBAN BAYRAMI SONRASI...
Hastalıklarla geçen pek de hoş olmayan bir bayram yaşadık. Mutlu anılarla dolu değil malesef bu kez. Önce beni etkisi altına alan mikrop sırayla ailemizin diğer üyelerine de sıçradı. Seni de es geçmedi tabii. Neyse ki çok ciddi bi sorunumuz olmadı. Bütün bayram boyunca evde yatmak dışında:) Ben de 1000 mg'lık bir serum ve 6 iğne ile anca toparlanabildim.
Sen ise bayramın üçüncü gecesi biraz ateşlendin. Acile götürdük ama korkulacak bir durum olmadığını söyledi doktorumuz ateş çok yüksek değil dedi. Bir kez paranox fitil ve 6-7 saat aralıkla iki kez dolven şurup vermek üzere kontrol altında tuttuk ateşini. Tabii nerdeyse saat başı ateşini ölçtük. Sonraki gün ateş tekrar çıkmadı. Ama kuru bir öksürük sürekli devam edince dün yine doktor yolu gözüktü sana. Babaannen tekrar doktora götürdü seni. Bu kez teşhis "faranjit" boğazda hafif kızarıklık var demiş doktor. Malesef yine bir antibiyotik vermiş. Şimdi daha iyisin. Hastalığın vermiş olduğu iğrenç mızmızlığın da biraz hafifledi. Zira hasta hasta hiç çekilmiyodun kuzucumm üzgünümm:))
Bütün hastalıklar senden uzak olsun...
Sen ise bayramın üçüncü gecesi biraz ateşlendin. Acile götürdük ama korkulacak bir durum olmadığını söyledi doktorumuz ateş çok yüksek değil dedi. Bir kez paranox fitil ve 6-7 saat aralıkla iki kez dolven şurup vermek üzere kontrol altında tuttuk ateşini. Tabii nerdeyse saat başı ateşini ölçtük. Sonraki gün ateş tekrar çıkmadı. Ama kuru bir öksürük sürekli devam edince dün yine doktor yolu gözüktü sana. Babaannen tekrar doktora götürdü seni. Bu kez teşhis "faranjit" boğazda hafif kızarıklık var demiş doktor. Malesef yine bir antibiyotik vermiş. Şimdi daha iyisin. Hastalığın vermiş olduğu iğrenç mızmızlığın da biraz hafifledi. Zira hasta hasta hiç çekilmiyodun kuzucumm üzgünümm:))
Bütün hastalıklar senden uzak olsun...
Kaydol:
Yorumlar (Atom)



