Aralık 31, 2008
Bugün 2008’in son günü. Umarım yeni yıl hepimize mutluluk ve huzur getirir. 2008 anneciğim için pek uğurlu bir yıl sayılmazdı. Umarım 2009 onun ve herkes için çok uğurlu bir yıl olur. Bu benim geçirdiğim 2. yılbaşı olacak. Aslında üç. İlkinde anneciğimin karnında 10 haftalık falandım. İkincisinde dünyaya gözlerimi açmıştım 4 aylıktım. Bu yılbaşı biraz daha büyüğüm 16 aylığım bazı şeylerin daha çok farkına varacağıma inanıyor annem. Zaten müziği ve dans etmeyi çok seviyorum. Hatta kendimce melodilerle şarkı söylemeye bile başladım. Bu akşam çok eğleneceğimden eminim. Akşam Deniz teyzemlerde olacağız. Yeni yılı orada karşılayacağız. İki Egemenli bir yılbaşı olacak. Özlem teyzemin oğlu daimi kankalarımdan biri olan bizim Egemen ve Deniz teyzemin arkadaşı Nilay teyzemin oğlu diğer Egemen) Onunla da bu akşam tanışacağım. Çılgın parti beni bekleeee))))
Aralık 29, 2008
Hareketli bir hafta sonu geçirdim. Cumartesi günü hiç hesapta yokken Özge Teyzem aradı ve Özlem Teyzemlere gideceğimizi söyledi. Toparlanıp evden çıktık. Annemin diğer kankaları da geldi. Egemen ve Koray da oradaydı tabii ki. Egemen diş çıkarttığı için biraz keyifsizdi Koray da hastalığını daha yeni atlatmış ama o sakindi. Ben se günün prensesi olarak yine harikaydım. Egemenin oyuncaklarıyla oynadım, itirazsız mamalarımı yedim ve annemi hiç üzmedim. Maşallah bana çok uyumluydum:) Özlem teyzem bol bol fotoğraf da çekti. Yılbaşı gecesi için Deniz teyzemlerde toplanmaya karar verdik.
Pazar günü de anneanneme gittik.
Aralık 25, 2008
Hava çok soğudu. Kar yağacak dediler, ben de çok heveslendim ama sulu karın dışında kar falan yağmadı. Oysa ne güzel planlarım vardı. Annecimle karlarda oynayacak, yuvarlanacaktık. O bana kar topu atacak ben kahkahalarla gülecektim. Olsun henüz kış bitmedi di mi ama:) Umarım kar yağar. Geçen kış ilk kar yağdığında çok küçüktüm 4-5 aylık falandım sanırım. Annem, Güliz (the original), Melis ve Yeliz halam (babamın kuzenleri) kartopu oynamaya çıktılar. Annem çok küçük olduğum için beni çıkarmaya cesaret edemedi. Biz onları babaannemle camdan seyrettik:) Çok eğleniyolardı. Annem bu sene beni de çıkaracak söz verdi. Hatta birlikte kardanadam bile yapıcaz.
Aralık 24, 2008
Bugüm annem ve babamın evlilik yıldönümü. Nice senelere annecimm, babacımm. 3 sene olmuş. Umarım daha çooook uzun yıllar birlikte, sağlıkla kutlarsınız evlilik yıldönümünüzü. İlk yıldönümüzde ben de yanınızdaydım. Siz o şık sofrada başbaşa yemek yediğinizi sanıyodunuz ama yanınızda bir kişi daha vardı. Henüz sizin haberiniz yoktu varlığımdan. 3 gün sonra öğrendiniz geleceğimi, aranıza katılacağımı. Hatta annem bu davetsiz misafirden haberi olmadığı için 1 kadeh kırmızı şarap bile içmişti o gece:))
Aralık 23, 2008
16 aylıksın artık canımıniçi. 1,5 yaşında olman için 2 ay kaldı sadece. Ne tuhaf sen henüz karnımdayken başlamıştım gün saymaya. Hala devam ediyor bu alışkanlığım. O zamanlar haftaları sayardım. Sürekli gelişimin hakkında okur şu hafta şurası gelişti bu hafta burası diye daha da çok heyecanlanırdım. Şaşırırdım, şimdiden bu kadar çok seviyorsam bu fasülye tanesini; karmının içinden çıkınca hele biraz büyüyüp bana annecimm diye koşunca neler hissedeceğimi çok merak ederdim.
Gerçi hala inanamıyorum bazen. Hala benim içimden mi çıktı şimdi bu küçük yaramaz diye hayretler içinde kalıyorum. Tıpkı dün akşam babanın dediği gibi. ‘İmren senin karnından mı çıktı şimdi bu kız??’ ‘İnanamıyorum ben, aslında bu büyük mucizeyi gerçek anlamıyla yaşayan sensin onu karnından çıkardın’
Fasülye tanesiydin önceleri. Küçücük bir nokta olarak girdin hayatımıza. Küçük bir nokta. Her şey ne kadar da uzaktı o zamanlar. Sanki çok uzak bir rüya gibi. Nasıl bir bebeğe dönüşecek şimdi bu küçük nokta. Ama öyle çabuk öyle çabuk büyüdün ki. Önce kolları ve bacakları çıktı o küçük noktanın. Kaçıncı ultrason muayenesiydi tam hatırlamıyorum ya ikinci ya üçüncü olmalı ‘Aaa kollarını oynatıyor buu’ diye bağırımışım farkında olmadan:) Doktor da baban da güldü. Evet dedi doktor bu bebek çok hareketli olacak. Yeni oluşan kol ve bacaklarını öyle hızlı hareket ettiriyor ki. Eminim şimdiki o muzip gülümsemen de vardı yüzünde ama biz göremedik:)
İlk tekmeni hatırlıyorum. Ofiste kötü bir gün geçirmiştim. Çok moralim bozuk bir halde eve döndüm. Yatağa uzandım. Hamileliğin de verdiği duygusallıkla ağlamaya başladım. Sonra karnımda bir hareket hissettim. Önce tam kavrayamadım bana mı öyle geldi acaba dedim. Ama çok geçmeden ikincisi geldi. Evet sendin bebeğim. İlk kez hissetmiştim seni. Sen de benim üzgün olduğumu hissetmiş, annecimm ben burdayım hayatta başına ne gelirse gelsin ben varım artık, hiç bir şey için üzülmeye değmez diyordun. Heyecanla diğer odadaki babanı çağırdım. Önce beni ağlarken görünce korktu sonra söyledim ona. Tekmelerin henüz onun hissedebileceği kadar güçlü değildi ama ben bu keyfi uzun bir zaman yaşadım. Hele ki iyice büyüyüp dışarıdan görülebildiğinde, oturur senin hareketlerini izlerdim. Yer değiştirişini, resmen kayar gibi ordan oraya geçişini. Bence bu, bir kadına bahşedilen en muhteşem hediye. Allahım iyi ki kadın olmuşum diye şükrediyordum işte o zamanlar. Babanın bu keyfi yaşayamamış olması ne acı. Zaman zaman şarkılar söylerdim sana. Bıkmadan usanmadan hayal kurardım. ‘Nasıl olacak kime benzeyecek. Kesin babasına benzer. Ama birazcık da benden alsın ne olur.’
16. haftamızda kız olacağını öğrendik. Aslında ben başından beri biliyordum kız olduğunu. Hissediyordum. Herkese de söylüyordum benim kızım olacak diye. O yüzden şaşırmadım hiç. Gerçi rüyamda hep erkek bebekler görüyordum ama tersine çıktı rüyalarım işte. Güzeller güzeli bir kızım olacaktı benim. Ailemizin küçük nazlı prensesi.
O kadar sorunsuz, mutlu bir hamillelik yaşattın ki bana. Bazen sadece tekrar hamile olabilmek için bir kardeş yapmak istiyorum sana:) Yasal sürecin başladığı 32. haftaya kadar çalışmama izin verdin. Hergün iki vesait İstoç denilen dağa beraber gittik geldik seninle. Karnım devasaa bir tepeye dönüşmüştü. Görenler benim için endişeleniyordu. Ama ben halimden o kadar memnundum ki. Hoplaya zıplaya merdivenleri inip çıkıyordum hiç yorulmuyordum. Sonra iki haftaya kadar zorlamadın beni. Hayatımı kısıtlamadın. Canım istediği kadar gezdim, tozdum. Hatta 7 aylık hamileyken Antalya’ya gittik baban sen ve ben. Çok güzel bir tatil geçirdik. Aşırı sıcak dışında beni zorlayan bişey olmadı. Sen her zamanki gibi olağanüstüydün. Bol bol havuza girdik. Sonra odaya koşup klimanın altında oturduk ikimiz.
Dediğim gibi bitanem günler öyle hızlı geçti ki. Son kontrol günü geldi. Doktor plesantanın önde olduğunu doğum kanalını kapattığını ve normal doğumun çok ama çok riskli olacağını bir kez daha söyledi. Senin de artık plesantanın kireçlenmeye başladığını ve daha fazla içeride durmaman gerektiğini ekledi. Seni normal doğurmayı çok ama çok isteyen ben son umudumu da kaybetmiştim. Ama fazla üzülmedim. Seni sağlıkla kucağıma almak herşeyden önemliydi. Öyle ya da böyle. Sen yanıma gelecektin, sonunda kokunu duyabilecek, kime benzediğini görebilecektim. Varsın kessinlerdi beni:)
Salı ya da Çarşamba günüydü. Cuma günü için randevulaştık. 17 Ağustos 2007 olacaktı doğumgünün. Aslında o günü pek istemedim ama doktorun ve babanın iş programı dolayısıyla biraz da mecbur kaldık. Sonra düşündüm ya o tarihte normal olarak gelseydin değiştiremeyeceğimize göre kabul ettim. Kalbim küt küt atarak ayrıldım muayanehaneden. Baban gelmemişti yanımda Güliz halan vardı. Sonrasındaki 3 gün babanla son hazırlıklarımızı yaptık. Senin son eksiklerini aldık. Doğum çantamı hazırladım.
Son gece sabaha kadar hiç uyamadım. Sezeryan düşüncesi müthiş korkutuyodu beni. İlk kez başıma gelecek bu deneyim çok endişelendiriyordu. Doğumun 8:25’de olacaktı. 7 gibi kalkıp hazırlandım. Çantayı tekrar gözden geçirdim. Fotoğraf makinası, kamera hepsi tamamdı.
Hastanenin yolunu tuttuk. Titrememe engel olamıyordum. İğne yaptırmaktan korkan ben anne olacaktım birazdan. Karnımı kesip içinden küçük bir kız çıkartacaklardı. Hastanede bir takım testler yapıldı. Sorular soruldu. Sonra o sevimsiz ameliyat önlüğünü giydim.
Ve sedyedeyim. Baban elimi tuttu gidiyoruzz. Ameliyathaneye indik. Ben çok istememe rağmen baban dayanamayacağı gerekçesiyle doğuma girmek istemedi. Son derece gergin ve heyecanlıydı. Ameliyathaneye ağlayarak girdim. Ameliyathanede benim dışımda herkes çok neşeli ve rahattı. En son hatırladığım anestezistin burnuma doğru o şeyi tutuyor olmasıydı.
Sonraaa gözlerimi açtım. Sen yanımdaydın ve mememi çekiştiriyordun:)) İşte bir rüya böyle gerçekleşti bebeğim. Farkında olmadan doğum hikayemi yazmış oldum böylece.
Tıpkı hamileliğim gibi doğumum da çok sorunsuz ve rahat geçti. Sadece uyandıktan sonra ki ilk iki saat keskin bir acı hissettim karnımda ama o da dayanılamayacak gibi değildi. Hem seni seyretmekten canımın acısını hissetmiyordum zaten. Sonra yavaş yavaş azaldı ağrım. Sezeryanın hiç düşündüğüm gibi olmadığını öğrenmiş oldum. Vee bazı kimselerin gerçekten bu doğum olayını çok abarttığını:) Doğal yollardan gelmeni çok istedim ama her ne şekilde olursa olsun geldiğin için çok mutluyum. Aynı heyecanı, kalp çarpıntısını şu an yazarken tekrar hissettim. Seni çok seviyorum.
Gerçi hala inanamıyorum bazen. Hala benim içimden mi çıktı şimdi bu küçük yaramaz diye hayretler içinde kalıyorum. Tıpkı dün akşam babanın dediği gibi. ‘İmren senin karnından mı çıktı şimdi bu kız??’ ‘İnanamıyorum ben, aslında bu büyük mucizeyi gerçek anlamıyla yaşayan sensin onu karnından çıkardın’
Fasülye tanesiydin önceleri. Küçücük bir nokta olarak girdin hayatımıza. Küçük bir nokta. Her şey ne kadar da uzaktı o zamanlar. Sanki çok uzak bir rüya gibi. Nasıl bir bebeğe dönüşecek şimdi bu küçük nokta. Ama öyle çabuk öyle çabuk büyüdün ki. Önce kolları ve bacakları çıktı o küçük noktanın. Kaçıncı ultrason muayenesiydi tam hatırlamıyorum ya ikinci ya üçüncü olmalı ‘Aaa kollarını oynatıyor buu’ diye bağırımışım farkında olmadan:) Doktor da baban da güldü. Evet dedi doktor bu bebek çok hareketli olacak. Yeni oluşan kol ve bacaklarını öyle hızlı hareket ettiriyor ki. Eminim şimdiki o muzip gülümsemen de vardı yüzünde ama biz göremedik:)
İlk tekmeni hatırlıyorum. Ofiste kötü bir gün geçirmiştim. Çok moralim bozuk bir halde eve döndüm. Yatağa uzandım. Hamileliğin de verdiği duygusallıkla ağlamaya başladım. Sonra karnımda bir hareket hissettim. Önce tam kavrayamadım bana mı öyle geldi acaba dedim. Ama çok geçmeden ikincisi geldi. Evet sendin bebeğim. İlk kez hissetmiştim seni. Sen de benim üzgün olduğumu hissetmiş, annecimm ben burdayım hayatta başına ne gelirse gelsin ben varım artık, hiç bir şey için üzülmeye değmez diyordun. Heyecanla diğer odadaki babanı çağırdım. Önce beni ağlarken görünce korktu sonra söyledim ona. Tekmelerin henüz onun hissedebileceği kadar güçlü değildi ama ben bu keyfi uzun bir zaman yaşadım. Hele ki iyice büyüyüp dışarıdan görülebildiğinde, oturur senin hareketlerini izlerdim. Yer değiştirişini, resmen kayar gibi ordan oraya geçişini. Bence bu, bir kadına bahşedilen en muhteşem hediye. Allahım iyi ki kadın olmuşum diye şükrediyordum işte o zamanlar. Babanın bu keyfi yaşayamamış olması ne acı. Zaman zaman şarkılar söylerdim sana. Bıkmadan usanmadan hayal kurardım. ‘Nasıl olacak kime benzeyecek. Kesin babasına benzer. Ama birazcık da benden alsın ne olur.’
16. haftamızda kız olacağını öğrendik. Aslında ben başından beri biliyordum kız olduğunu. Hissediyordum. Herkese de söylüyordum benim kızım olacak diye. O yüzden şaşırmadım hiç. Gerçi rüyamda hep erkek bebekler görüyordum ama tersine çıktı rüyalarım işte. Güzeller güzeli bir kızım olacaktı benim. Ailemizin küçük nazlı prensesi.
O kadar sorunsuz, mutlu bir hamillelik yaşattın ki bana. Bazen sadece tekrar hamile olabilmek için bir kardeş yapmak istiyorum sana:) Yasal sürecin başladığı 32. haftaya kadar çalışmama izin verdin. Hergün iki vesait İstoç denilen dağa beraber gittik geldik seninle. Karnım devasaa bir tepeye dönüşmüştü. Görenler benim için endişeleniyordu. Ama ben halimden o kadar memnundum ki. Hoplaya zıplaya merdivenleri inip çıkıyordum hiç yorulmuyordum. Sonra iki haftaya kadar zorlamadın beni. Hayatımı kısıtlamadın. Canım istediği kadar gezdim, tozdum. Hatta 7 aylık hamileyken Antalya’ya gittik baban sen ve ben. Çok güzel bir tatil geçirdik. Aşırı sıcak dışında beni zorlayan bişey olmadı. Sen her zamanki gibi olağanüstüydün. Bol bol havuza girdik. Sonra odaya koşup klimanın altında oturduk ikimiz.
Dediğim gibi bitanem günler öyle hızlı geçti ki. Son kontrol günü geldi. Doktor plesantanın önde olduğunu doğum kanalını kapattığını ve normal doğumun çok ama çok riskli olacağını bir kez daha söyledi. Senin de artık plesantanın kireçlenmeye başladığını ve daha fazla içeride durmaman gerektiğini ekledi. Seni normal doğurmayı çok ama çok isteyen ben son umudumu da kaybetmiştim. Ama fazla üzülmedim. Seni sağlıkla kucağıma almak herşeyden önemliydi. Öyle ya da böyle. Sen yanıma gelecektin, sonunda kokunu duyabilecek, kime benzediğini görebilecektim. Varsın kessinlerdi beni:)
Salı ya da Çarşamba günüydü. Cuma günü için randevulaştık. 17 Ağustos 2007 olacaktı doğumgünün. Aslında o günü pek istemedim ama doktorun ve babanın iş programı dolayısıyla biraz da mecbur kaldık. Sonra düşündüm ya o tarihte normal olarak gelseydin değiştiremeyeceğimize göre kabul ettim. Kalbim küt küt atarak ayrıldım muayanehaneden. Baban gelmemişti yanımda Güliz halan vardı. Sonrasındaki 3 gün babanla son hazırlıklarımızı yaptık. Senin son eksiklerini aldık. Doğum çantamı hazırladım.
Son gece sabaha kadar hiç uyamadım. Sezeryan düşüncesi müthiş korkutuyodu beni. İlk kez başıma gelecek bu deneyim çok endişelendiriyordu. Doğumun 8:25’de olacaktı. 7 gibi kalkıp hazırlandım. Çantayı tekrar gözden geçirdim. Fotoğraf makinası, kamera hepsi tamamdı.
Hastanenin yolunu tuttuk. Titrememe engel olamıyordum. İğne yaptırmaktan korkan ben anne olacaktım birazdan. Karnımı kesip içinden küçük bir kız çıkartacaklardı. Hastanede bir takım testler yapıldı. Sorular soruldu. Sonra o sevimsiz ameliyat önlüğünü giydim.
Ve sedyedeyim. Baban elimi tuttu gidiyoruzz. Ameliyathaneye indik. Ben çok istememe rağmen baban dayanamayacağı gerekçesiyle doğuma girmek istemedi. Son derece gergin ve heyecanlıydı. Ameliyathaneye ağlayarak girdim. Ameliyathanede benim dışımda herkes çok neşeli ve rahattı. En son hatırladığım anestezistin burnuma doğru o şeyi tutuyor olmasıydı.
Sonraaa gözlerimi açtım. Sen yanımdaydın ve mememi çekiştiriyordun:)) İşte bir rüya böyle gerçekleşti bebeğim. Farkında olmadan doğum hikayemi yazmış oldum böylece.
Tıpkı hamileliğim gibi doğumum da çok sorunsuz ve rahat geçti. Sadece uyandıktan sonra ki ilk iki saat keskin bir acı hissettim karnımda ama o da dayanılamayacak gibi değildi. Hem seni seyretmekten canımın acısını hissetmiyordum zaten. Sonra yavaş yavaş azaldı ağrım. Sezeryanın hiç düşündüğüm gibi olmadığını öğrenmiş oldum. Vee bazı kimselerin gerçekten bu doğum olayını çok abarttığını:) Doğal yollardan gelmeni çok istedim ama her ne şekilde olursa olsun geldiğin için çok mutluyum. Aynı heyecanı, kalp çarpıntısını şu an yazarken tekrar hissettim. Seni çok seviyorum.
Aralık 22, 2008
19.12.08 Cuma akşamı ben, annem ve Özge teyzem dışarı çıktık. Bizim eve yakın olan bi cafede oturduk. Özge teyzem bana cheescake ve taze sıkılmış portakal suyu ısmarladı. Uslu uslu durdum onları hiç üzmedim. Garson amcalara da bol bol laf yetiştirdim:) Bu, günlerden sonra ilk kez dışarı çıkışımdı. Hava da şansıma çok güzeldi. Annem beni sıkı sıkı giydirdi. Pusetime oturttu ve gittik. Yalnız dönüşte az daha yağmura yakalanacaktık. Tam köşeyi dönünce yağmur başladı. Az kalsın annemle sırılsıklam olacaktık.
Cumatesi günü annem söz verdiği gibi beni parka götüremedi. Çünkü yağmur devam etti. Biz de evde oturduk. Oyun oynadık annemle. Camdan dışarı baktık. Annem kuşların mama bulmak için gittğini söyledi. Ortalıkta hiç kuş yoktu çünkü. Akşam Aslı ablamın nişanı için annemle babam çıktı ben babaannemle kaldım. Artık arkalarından ağlıyorum kollarımı uzatıp annee alll bile diyorum:)
Bu arada herkes hasta. Koray, Ezginaz ve Bahadır üçü de hasta olmuş. Umarım hepsi çabucak iyileşir. Ortalarda dolaşan o hain mikrop da beni bulamadan giderrrr:))
Pazar günü de anneanneme gittik. Anneannem beni çok özlemiş. Onlarla hasret giderdim. Dayımın kucağından inmedim. Ben dayımı çok seviyorum çünküüü.
Aralık 15, 2008
Haftasonum yine evde geçti. Ev hapsim daha bitmedi anlayacağın:) Cumartesi günü annem çalışmadığı için beraber bütün gün oyunlar oynadık bana aldığı yazı tahtasına yazılar yazdık resimler yaptık. Daha doğrusu annem yaptı ben karaladım:) Akşam babam geldi bize elektrikli ızgarada balık pişirdi. Afiyetle yedim çok beğendim. Annem kesin karar verdi haftada bir gün balık yapılacak ve Eylüşş doya doya yiyecek:)
Pazar günü de yine evde benim yaramazlıklarımla geçti. Bugün kontrole gidiyorum. Sanırım hapis hayatım bu gün bitiyor. Annem söz verdi beni parka götürecek.
Pazar günü de yine evde benim yaramazlıklarımla geçti. Bugün kontrole gidiyorum. Sanırım hapis hayatım bu gün bitiyor. Annem söz verdi beni parka götürecek.
Aralık 12, 2008
Artık evimizdeyiz. Kötü günler geride kaldı. Geçtiğimiz hafta Kurban bayramıydı. Ben bu bayram evdeydim. Doktor amcalar henüz dışarı çıkmama izin vermiyorlar o yüzden bu bayramı evde geçirdim. Ama yine de çok mutluyum. Annecim ve babacımm yanımdaydı. Herkes bana bir sürü cici almış. Melis halam, anneannem, nursel teyzem, özlem teyzem, özge teyzem. Hepsini çook beğendim. Hepsi sağolsun. Bayram hediyelerim çok güzel. Bu arada 10 Aralık Koray’ın doğumgünüydü. İyiki doğdunnnn Koooorayyy. Yanında olamadım ama biliyosun kalbim seninleydi:)) İyi ki doğdun, benim kankam oldun. Seni çoook seviyorum.
Biraz da yeni becerilerimden bahsedeyim. Artık koltuklara çıkabiliyorum. Baba kimin? Diye sorduklarında kendimi gösteriyorum:)) İsimleri tekrar ediyorum. İlk söylediğim isim de Mert hastane oda arkadaşım. Herşeyi ama herşeyi anlıyorum. Şunu getir şunu yap dediklerinde harfiyen uyguluyorum. Kızdığım zaman dudaklarımı uzatıyorum. Bir şeyi verirken al diyorum. Makas almayı öğrendim makas alıyorum. Dans becerilerim ise dillere destan tam bir dansöz oldum. Uykum geldiği zaman annemin kucağına gidiyorum bu uykum geldi artık beni salla demek. Hadi uyu artık dediklerinde uyuma numarası yapıyorum. Cee oyununu oynamayı çok seviyorum. Hayvanları çok seviyorum. Kuşları, kedileri camdan bile görsem heyecanlanıyorum. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Görüşürüz tekrarrrr...
Biraz da yeni becerilerimden bahsedeyim. Artık koltuklara çıkabiliyorum. Baba kimin? Diye sorduklarında kendimi gösteriyorum:)) İsimleri tekrar ediyorum. İlk söylediğim isim de Mert hastane oda arkadaşım. Herşeyi ama herşeyi anlıyorum. Şunu getir şunu yap dediklerinde harfiyen uyguluyorum. Kızdığım zaman dudaklarımı uzatıyorum. Bir şeyi verirken al diyorum. Makas almayı öğrendim makas alıyorum. Dans becerilerim ise dillere destan tam bir dansöz oldum. Uykum geldiği zaman annemin kucağına gidiyorum bu uykum geldi artık beni salla demek. Hadi uyu artık dediklerinde uyuma numarası yapıyorum. Cee oyununu oynamayı çok seviyorum. Hayvanları çok seviyorum. Kuşları, kedileri camdan bile görsem heyecanlanıyorum. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Görüşürüz tekrarrrr...
Kasım 27, 2008
Çok talihsiz bir kaza geçirdin anneciğim. Kazanın ayrıntılarını buraya yazmayacağım. Her ayrıntıyı en ince detayına kadar hatırlıyorum ve ömrümün sonuna kadar da unutmayacağım zaten. Sadece şunu bil canından can kopmanın ne demek olduğunu yaşadım ben. Çığlık atarken bir an kendi sesimi duyamadım sonra acaba rüya mı görüyorum dedim hani rüyada duymaz ya insan kendi sesini. Ama ne yazık ki rüya değildi. Kabustu evet kabusların en karası, ama gerçekti işte. Sen kucağımdaydın, çaresizdin, ağlıyordun. Güçlü olmak zorundaydım. Bacaklarımın titremesini durdurmak, nefes almak zorundaydım. Bayılmamalıydım bana ihtiyacın vardı. Annesi kim dediler benim diye cılız bir ses çıktı dudaklarımdan. Yoğun bakımda yanında bir tek siz kalabilirsiniz başkasının girmesi yasak. Babana ben dayanamayacağım dedim bacaklarım beni taşımıyor sanki, nefes alamıyorum, yüreğim dayanmıyor ölüyorum ben, kalamam yanında dedim. Ne kadar da bencilceydi. Baban beni kendime getiren sözleri söyledi. Sen dedi annesin ve güçlü olmak zorundasın bebeğimizin sana ihtiyacı var dimdik ol ve onun yanına koş şimdi, sen çok güçlü bir annesin. Silkindim ve yanına koştum. Çok çok zor bir üç gece geçirdik sen ağladın ben ağladımm... Sen sustun ben daha çok ağladım. Sen gözümün içine baktın ben kahroldum. Elimden hiç birşey gelmiyordu sadece dua ediyordum ve hıçkırıklarımı bastırıp sana şarkı söylüyordum. Üç günün sonunda açtın gözlerini ağlamıyordun artık yüzüme baktın sonra hastane odasını inceledin. Sonra gülümsedin anneciğim. Hayatımda hiç bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum ben, hiç bu kadar değerli bir hediye aldığımı da. Bu kez mutluluktan ağlıyordum. Uçuyordum sanki hem ağlıyor hem kahkaha atıyordum. Sonra küçük bir çikolata verdim eline afiyetle yedin onu. Sonra da başka mamalar yedik. En sevdiğin yayla çorbası. İlk kez mama yiyormuşsun gibi her kaşıkta dünya benim oluyordu. Sonra günler geçmeye başladı. Günbegün daha iyi oldun. Doktordan iyi haberlerini aldıkça daha çok mutlu oldum. O kara geceden sonraki 27. gün bu gün. Hala hastanedesin. Ama iyisin artık. Gülüyor dolaşıyorsun. Doktorların ve hemşirelerin göz bebeği oldun. Seni çok seviyorlar. Ben bir hafta kesintisiz kaldım yanında. Bir haftanın sonunda gündüzleri babaannen baktı sana geceleri ben işyerinden direkt yanına geliyorum. Dilerim günlüğündeki tek acı hatıramız bu olur. Sınavların en büyüğünü verdim ben. Allah kimseye yaşatmasın, bütün melekleri korusun. Bir daha böyle acı göstermesin. Çok seviyorum seni canımı canına katacak kadar çok...
Ekim 30, 2008
Ekim 27, 2008
Ekim 24, 2008
Dün anneciğimin doğumgünüydü. Babam akşam gelirken küçük bi pasta almış. Küçük bi kutlama yaptık dün akşam. Annem 24 yaşında oldu. Bu onunla birlikte olduğum ikinci doğumgünü. İlkinde 2,5 aylıktım çok küçükcüktüm annem en güzel hediyem sensin demişti. Bu yıl biraz daha büyüdüğüm için pastasından da yiyebildim. Zaten ben bayılıyorum mamalara her çeşit olabilir:) Aslında babamın anneme aldiğı kırmızı gülleri de yemek istedim ama izin vermediler nedense:)
Ekim 20, 2008
Cumartesi günü doktora gittik. Bana bahsettiğim gibi ultrason çekildi. Ultrason çekilirken hiç sorun çıkarmadım sadece soğuk jel biraz canımı sıktı mızmızlandım. Ve idrar tahlili oldum. İdrar tahlili yaptırmak bebeklerde tam bir kabus. Hele ki benim gibi kız bebekler için durum daha da zor. Çünkü çiş yaparken poşet kayıyor ve saatlerdir beklediğin çiş boşa gidiyor sonra işin yoksa bir kaç saat daha bekle:) Neyse ki 2,5 saatlik bir beklemeden sonra çişi poşetin içine yapmayı başardım. Annem de kurtuldu ben de:) Çünkü küçücük emzirme odasında popomda steril bir poşetle beklemek çok can sıkıcıydı. İdrar tahlilinin sonucu 3 gün sonra çıkacak annem tahlil sonucunu ve ultrason raporunu o zaman doktora gösterecek. İnşallah o küçük kum tanesi kaybolmuştur.
Sonra hastaneden çıkıp eve geldik. Bütün gün evdeydik. Akşam babam geldi annem, babam ve ben markete gittik bana bez, ıslak mendil falan aldık. Pazar günü de annem, babam ve ben anneanneme gittik. Ama 29 Ekim kutlamaları provaları nedeniyle yol kapalıydı anneanneme zor ulaştık. Nazlı teyzem ve Ezginaz da gelmişlerdi bize sürpriz oldu çok sevindim. Dedem bize müzik açtı Ezginaz’la dans ettik:) Babam, annem ve dayım playstation oynadılar ben onları rahat bırakmadım:) Güzel bir haftasonuydu...
Sonra hastaneden çıkıp eve geldik. Bütün gün evdeydik. Akşam babam geldi annem, babam ve ben markete gittik bana bez, ıslak mendil falan aldık. Pazar günü de annem, babam ve ben anneanneme gittik. Ama 29 Ekim kutlamaları provaları nedeniyle yol kapalıydı anneanneme zor ulaştık. Nazlı teyzem ve Ezginaz da gelmişlerdi bize sürpriz oldu çok sevindim. Dedem bize müzik açtı Ezginaz’la dans ettik:) Babam, annem ve dayım playstation oynadılar ben onları rahat bırakmadım:) Güzel bir haftasonuydu...
Ekim 17, 2008
Dün akşam pijamamı çıkardım. Kendi kendime uzun uğraşlar sonucu çıkarmayı başardım. Sonra bunu oyun haline getirdim. Annem ilgimi başka yöne çekip beni bu hınzır oyunumdan vazgeçirdi. Aklıma geldiği zaman yine tekrarlıyorum ama. Bu yeni geliştirdiğim bir beceri. Bunun dışında elimle sus işaretini yapıyorum. Birisi sessiz konuştuğu zaman onu taklit ediyorum. Kediler nerde diyince cama doğru bakıp ‘del, del’ diye çağırıyorum. Halalarıma ‘aya del’ diyorum. Onların kapısına geldiğim zaman ‘hayaaa’ diye bağırıp geldiğimi duyuruyorum:) Bahsettiğim halalar Melis ve Yeliz halalarım. Onlar aslında babamın kuzenleri. Ama onlara hala demem çok hoşlarına gidiyor.
Hayvanları seven bi çocuk olacağım sanırım. Çünkü kedi köpek gördüğüm zaman inanılmaz heyecanlanıyorum. Aynı zamanda kuşları da çok seviyorum. Gerçi bir zamalar Özge teyzemin tavşanının gözünü çıkarmaya çalışmıştım. Ama sayılmaz. Çok küçüktüm o zaman:) Hem ben sadece sevmek istemiştim.
Ayrıca yarın doktor kontrolüm var. Ben çok küçücük bir bebekken dünyaya ilk geldiğim zamanlar yani. Böbreğimde küçücük bi kum tanesi görmüştü doktor amca bir takım tahliler testler olmuştum can sıkıcı bi dönemdi. Tahliller sonucunda çok büyük tehlike arzetmediğini, tedaviye gerek olmadığını söylemişti, kısa bir süre antibiyotik kullanmıştım sadece. Yalnız iki-üç ayda bir ultrason çektirip kontrol etmek istiyor doktor amca. Yine ultrasonla karnıma bakacaklar yani. Ben annemin karnının içindeyken beni görmek için annem de bu yöntemi kullanıyormuş. Şimdi aynısının benim karnıma yapılması annemin çok garibine gidiyor. Aynı zamanda idrar tahlili de olacağım. Annemi zorlu bir gün bekliyor yarın.
Hayvanları seven bi çocuk olacağım sanırım. Çünkü kedi köpek gördüğüm zaman inanılmaz heyecanlanıyorum. Aynı zamanda kuşları da çok seviyorum. Gerçi bir zamalar Özge teyzemin tavşanının gözünü çıkarmaya çalışmıştım. Ama sayılmaz. Çok küçüktüm o zaman:) Hem ben sadece sevmek istemiştim.
Ayrıca yarın doktor kontrolüm var. Ben çok küçücük bir bebekken dünyaya ilk geldiğim zamanlar yani. Böbreğimde küçücük bi kum tanesi görmüştü doktor amca bir takım tahliler testler olmuştum can sıkıcı bi dönemdi. Tahliller sonucunda çok büyük tehlike arzetmediğini, tedaviye gerek olmadığını söylemişti, kısa bir süre antibiyotik kullanmıştım sadece. Yalnız iki-üç ayda bir ultrason çektirip kontrol etmek istiyor doktor amca. Yine ultrasonla karnıma bakacaklar yani. Ben annemin karnının içindeyken beni görmek için annem de bu yöntemi kullanıyormuş. Şimdi aynısının benim karnıma yapılması annemin çok garibine gidiyor. Aynı zamanda idrar tahlili de olacağım. Annemi zorlu bir gün bekliyor yarın.
Ekim 14, 2008
Sen geleli 3 gün sonra tam 14 ay olacak. Yani sen artık 14 aylık koca bir bebeksin. Aslında benim miniciğimsin hala. Ancak yanına küçük bebekler geldiği zaman anlıyorum ne kadar büyüdüğünü. Gün be gün büyüyorsun. Her gün yeni yepyeni şeyler öğreniyor, deniyor, tekrarlıyor bizi şaşırtıyor mutlu ediyorsun. Dün akşam su pompasından şişeye su doldurmaya çalıştın mesela:))
Genelde mutlu bir bebeksin gülücükler saçıyorsun. İşten dönüşlerimde beni kapıda kahkalar atarak karşılaman bütün yorgunluğumu unutturuyor inan.
Dans etmekten büyük keyif alıyorsun. Herhangi bir müzik duyduğun zaman dans etmeye başlıyorsun hemen. Müziğe ilgin var gibi. Ritm duygun inanılmaz müziğe göre hareketler yapıyor, resmen tempo tutuyorsun. Kimbilir belki balerin ya da dansçı falan olursun:)) Ben hiç beceremem mesela sen kime çektin acaba.
İstediğin olmayınca kükreyen küçük bir aslana dönüşüyorsun bazen. Çığlıklar atıyor istediğini yaptırıyorsun. Bildiğini okumaya daha şimdiden başladın. Yapmak istediğini, kafana koyduğunu mutlaka gerçekleştiriyorsun tüm karşı çıkmalarımıza rağmen:)
Her iki ailenin de ilk torunu olman sebebiyle şımartılabildiğin kadar şımartılıyorsun bu bazen beni kızdırsa da birdaha bu kadar küçük olamayacağın aklıma geliyor susuyorum. Özellikle babaaannen seni çok seviyor. Ben işteyken sana o bakıyor zaten. Gözünün içine bakıyor, sana taze mamalar hazırlıyor. Mesela hazır yoğurt yemedin hiç doğduğundan beri hep babaannen mayalıyor sana ev yoğurdu yapıyor. Hergün taze mevsim meyveleri sıkıyor ve içiriyor. Sen onun prensesisin.
Anneannen de çok seviyor tabii ama onunla haftada bir görüşebiliyorsun maalesef. O zaman zarfında seninle geçirdiği zamanı maksimum seviyede tutmak istiyor benim yüzüme bile bakmıyor bazen kıskanıyorum bile seni:)) Dedelerin, halan, teyzen ve dayın hepsi seni çok ama çok seviyor, hediyeler alıyor, seninle oyunlar oynuyorlar.
Senin için dileklerim öyle çok ki. Umarım hayatın boyunca çok ama çok mutlu olursun. Umarım baban gibi bir adam çıkar karşına ve aşık olursun. Aşk güzeldir bebeğim umarım yaşar ve kendin öğrenirsin. Gelecek beni çok ama çok heyecanlandırıyor...
Ekim 13, 2008
Dolu dolu bir hafta sonu geçirdim. Cumartesi günü Aykut abimin mevlütüne gittik annem ben ve babaannem. Pazar günü de annem ve babamla gezdik. Beni yine atlı karıncaya bindirdiler ama bu kez korktum. Annemin boynuna sımsıkı sarıldım. Sanırım kalabalık olduğu için korktum bu kez. Sonra biraz daha dolaştık ve eve geldik. Bu arada annemi şaşırtan bir hareket daha yaptım pazar günü. Annemin saç düzleştiricisini aldım ve direkt saçıma götürdüm. Aynı tarak gibi onun da ne işe yaradığını biliyorum. Annem çok şaşırdı. Fotoğraf çekemedi ne yazık ki çünkü makinanın pili bitmişti. Bu arada annecim bi kaç gündür hasta grip olmuş. Bana geçmemesi için beni fazla kucağına almıyo ve öpmüyo. Ama ben illa onun kucağına gidip yanağına öpücükler konduruyorum. Öpeyim de geçsin annecim diyorum...
Ekim 09, 2008
Ekim 07, 2008
Ekim 06, 2008
Cumartesi günü evde geçti. Annecim ve babacımla birlikteydim. Annem bütün gün sadece benimle ilgilendi bana meyve suları sıktı, çorbalar yaptı, oyunlar oynadık dopdolu bir gün geçirdik. Durup durup anneme ve babama sarıldım ve gidip gidip onları öptüm. Onlar bu duruma çok sevindiler. Ben se bütün hafta onlardan ayrı olduğum için hasret gidermeye çalışıyordum. Pazar günü ise anneanneme gittik anneannem bana mamalar yaptı onları yedim, dedem, dayım ve teyzemle oyunlar oynadım. Kübra ablam var bi de benim annemin kuzeni onunla da oynuyoruz ne güzel. Bi de büyük babaannem Umre'den döndü onu ziyaret ettik. Beni aynı anneme benzetti büyüdükçe annesine benziyor dedi. Zaten herkes beni anneme benzetiyor:))
Ekim 03, 2008
Hayatımın üçüncü bayramını yaşamış bulunmaktayım. İlk bayramda sadece iki aylıktım annem ve babam beni hiç dışarı çıkarmadı. İkinci bayramda 4 aylık olduğum için dışarı çıkabildim. Bu bayram da bayramın ilk günü anneanneme ve babamın anneannesine gittik. Gittiğim yerlerde pek uslu durduğum söylenemez. Herşeye dokunmak ve karıştırmak istiyorum ama izin vermiyorlar:(( Ama herkes beni çok beğendi çok tatlı bir bayram şekeri olduğumu söylediler. Annem ve babam bana çok güzel ciciler aldılar. Anneannem ve halam da bana bayramlık almış onlar da çok güzel.
Eylül 24, 2008
Öğrendiklerim:
Artık bana Eylül sen kaç tanesin dediklerinde elimle bir yapıp aynı zamanda "bi" diyorum. Duvardaki resimlerimi gösterip "bebi" diyorum. Aynı zamanda televizyonda ya da fotoğrafta bebek gördüğümde yine "bebi" diyorum. Sen ne giydin Eylül dediklerinde üzerimdeki kıyafeti gösteriyorum. Kulağımın ve burnumun yerini biliyorum, gösteriyorum. Ce-e oyununu çok seviyorum ve büyük bir keyifle oynuyorum.
Artık bana Eylül sen kaç tanesin dediklerinde elimle bir yapıp aynı zamanda "bi" diyorum. Duvardaki resimlerimi gösterip "bebi" diyorum. Aynı zamanda televizyonda ya da fotoğrafta bebek gördüğümde yine "bebi" diyorum. Sen ne giydin Eylül dediklerinde üzerimdeki kıyafeti gösteriyorum. Kulağımın ve burnumun yerini biliyorum, gösteriyorum. Ce-e oyununu çok seviyorum ve büyük bir keyifle oynuyorum.
Eylül 22, 2008
Cumartesi günü yine rutin doktor kontrolüm vardı. Boyum 75 cm olmuş geçen aydan bu yana 1,5 cm uzamışım, kilom da 9400 gr olmuş 200 gr almışım. Genel sağlık durumum çok iyi bi de çiçek aşısı oldum. Önümüzdeki ay doktor kontrolüm yok kasımda pnomokok aşısının son dozunu olucam. Doktordan sonra annem beni bi yere götürdü orda fotoğraflarımı çektiler cast çekimi varmış. Bebek bezi reklamı için bebek arıyolarmış Özlem teyzem de Egemeni götürdü böyle bir deneyim yaşamak istemiş annem beni seçerler mi bakıcazz artık:)) Ordan çıkışta da gezdik Özge teyzem de bizimle birlikteydi. Annem bana bikaç cici aldı sonra babamla buluşup eve döndük. Pazar günü de anneannemlerle gezdik alışveriş yaptık bu hafta sonu hep gezdim yani:)) Ama hiç yaramazlık yapmadım annemi hiç üzmedim. Artık pusetimde oturmak istemiyorum inip gezmek istiyorum koşup duruyorum. Gördüğüm çocukların yanına gidip onlara dokunuyorum. Herkese gülücükler dağıtıyorum ben çok mutlu bir bebeğim..
Eylül 15, 2008
NURSEL'İN DOĞUMGÜNÜ
Cumartesi günü öğleden sonra Özge teyzemle buluşup Olivium'a gittik Nursel teyzemin doğum günü olduğu için ona hediye aldık biraz dolaştık. Sonra Bakırköy'e geçtik babam, Hakan amcam, özlem teyzem ve necati amcamla orda buluştuk ve hep beraber Nursel teyzemlere gittik. Geleceğimizden haberi yoktu ona sürpriz yaptık pastasını merdivenlerde yaktık bizi görünce pek şaşırmadı çünkü anlamışşş:)) Orda bayağı bi oturduk mamalar yedik. Annemler Korayı, Egemeni ve beni zor uyuttu. Gece geç saatte döndük ordan. Pazar günü de anneanneme gittik bütün gün ordaydık annemle. Böyle bi hafta sonum geçti. Anneanneme giderken yatağın üstüne annem giyeceği kıyafetini koydu ben de üstümdeki t-shirt'ü gösterdim hani ne olduğunu biliyorum gibilerinden:))
Eylül 12, 2008
Dün akşam annemin bana aldığı üzerinde şekilli delikler olan ve aynı şekildeki nesneleri (i bunlar kare, daire, silindir gibi komik isimlere sahip) o deliklerden sokmam gereken oyuncakla tam 40 dk oynadım ve annemi yine şaşırttım. Tabii henüz hangi delikten hangi şekilin geçeceğini tam olarak beceremiyorum ama oyuncağın açık kapağından bütün şekilleri tek tek atıp, sonra tek tek çıkartıyorum. Bu oyunu 8545 kere tekrar ettikten sonra sıkılıp yine asıl hoşuma giden evin her tarafını karıştırma oyunuma geri döndüm:)) Yürümeyi de iyice öğrendim yaa kim tutar beni odalar arasında mekik dokuyorum, ve beş dakika bile yerimde durmuyorum. Annem görmemiş yürümeyi öğrenmiş diye benimle dalga geçiyor:))
Eylül 10, 2008
Eylül 05, 2008
Annemle oynadığımız ve benim bayıldığım bir oyun var bu günlerde. Elimdeki oyuncağı anneme al deyip verir gibi yapıyorum sonra geri çekiyorum annem de 'aaa yine vermedi' diye ağlama numarası yapıyor ben de gülmekten katılıyorum. Bu arada artık tamamen yürüyorum. Yürürken biri arkamdan gelirse hızlanıp kaçmaya başlıyorum bi yandan da kahkaha atmayı ihmal etmiyorum tabii ki:))
Eylül 02, 2008
Bu sabah ilk kez annem ve babamın arkasından ağladım. Onlar işe gidiyolardı ben de kapıda onları uğurluyordum. Sonra merdivenlerden inmeye başladıklarında birden ağlamaya başladım. Annem nedense çok sevindi. İlk kez arkamızdan ağlıyo dedi. Ondan ayrıldığım için üzülmeme hem üzüldü hem sevindi. Çok ilginç bi kadın şu benim annem:)) Bi de dün akşam annem bana mama verirken, ağzımın dolu olup olmadığını kontrol etmek için hani bakayım ağzına dediğinde ağzımı aaa diye açıp annemi şoka uğrattım:)) Ayrıca tarağın ve çorapların ne işe yaradığını biliyorum. Elime tarak alınca hemen saçıma götürüyorum, çorap alınca da ayağıma:))
Ağustos 29, 2008
Evet sonunda bunu da yaptılar sevgili günlük. Bana ciğer de yedirdiler. Annem kendisi nefret etmesine ve ağzına koymamasına rağmen bana bir güzel yedirdi. Ama ben hepsini yemedim. Genelde iştahlı bir bebek olmama ve mamaları çok sevmeme rağmen ciğerin hepsini bitirmedim. Hatta birkaç kez öğürdüm. Annemdeki tiksinme enerji olarak bana mı geçti bilmiyorum artık. Sanırım annem gibi ciğeri fazla sevmicem. Onun dışında adımlarımı hergeçen gün fazlalaştırıyorum. Artık oturma odasından dış kapıya ya da mutfağa kadar yürüyerek ve hiçbir yere tutunmadan gidebiliyorum. Çabuk yorulmama rağmen her geçen gün daha fazla adım atıyorum.
Ağustos 26, 2008
İLK ATLI KARINCA DENEYİMİ
Dün akşam annem ve babamla Carousel'e gittik. Ben ilk kez atlıkarıncaya ve ordaki sallanan oyuncaklara bindim. Çok eğlendim. Sonra bana yürüyen komik bi örümcek aldılar. Sonra da eve döndük. Annemi ve babamı çok seviyorum...
Ağustos 25, 2008
Anlatmaya Cumartesi gününden başlıyorum. Cumartesi sabahtan doktor amcama gittik. Beni muayene etti, tarttı, boyumu ölçtü. Genel sağlık durumum çok iyi. Boyum 73,5 cm olmuş geçen aydan beri 1 cm uzamışım. Kilom da 9200 gr. 200 gr almışım. Baş çevrem 45 cm. Üç aydır aynı büyümedi:) Sonra bana aşı yaptı. Kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşısı karma olarak. Aşı yapılırken çok ağlamadım buna herkes çok sevindi. Aşıdan sonra eve gittik. Öğleden sonra Özge teyzemle buluşup Bakırköy'e gittik gezmeye. Özlem teyzemle Egemen de geldiler. Onlarla önce bi cafeye gittik. Sonra Capacity'ye gidip yemek yedik. Sonra da gezdik mağazaları dolaştık. Annem kendine kitap bana Zara'dan bi tane gömlek aldı. Sonra da eve döndük. Pazar günü de anneanneme gittik. Ordan da Lütfiye Yengemlere gitmeye karar verdik. Ezginaz da gelmişti. Annem bol bol fotoğraf çekti. Bu arada adım sayımı hergün fazlalaştırıyorum. Ezginaz benden 5 ay büyük o yürüyor. Ben de ondan özenip peşinden bayağı bi yürüdüm.
Ağustos 22, 2008
Yarın 11:15'de doktor amcayla randevum var. Boyuma kiloma bakıcak, ayrıca bu ay aşım da varmış. Üfff ne güzel aşı olmuyodum 5 aydır nerden çıktı bu şimdi:( Doktordan sonra gezicez annemle. Özlem teyzem gelicek Egemen'le ve Özge teyzem. Pazartesi yazarım artık gelişmeleri. Bu doktor işi canımı sıktı yaaa.
Ağustos 17, 2008
İYİKi DOĞDUN MELEĞİM İYİ Kİ BİZİM KIZIMIZ OLDUN...
Eylülüm büyüyorsun... Artık bir yaşındasın. Daha birkaç gün oldu sanki seni kucağıma alışım, yanağımı meme sanıp emmeye çalışman, dilinden anlamadığım için seninle birlikte ağlamalarım, süt kokun. Daha dün gibi hastaneden eve gelişimiz, merdivenlerden yukarı çıkışımız ve seni yatağına yatırmam. Zaman çok çabuk geçiyor evet. Geçerken kimi zaman bize tarifi olmayan mutluluklar yaşatıyor kimi zaman da çook derin acılar. Biz bu sıralar ikisini birden yaşadık. 12 Ağustos Salı günü Aykut Abini kaybettik. Benim dayımın oğlu kuzenim. Ne mutlu ki bebeksin ve dünyadan haberin yok. Senin doğumgünü yazında bu acılı cümlelerin yer almasını hiç istemezdim ama anlatmak zorundayım. Doğumgünün daha büyük bi parti şeklinde olacaktı. Gülüp oynayacaktık ama olmadı. Senin ilk doğumgünün olduğu için pasta kesmeden bir fotoğrafın olmadan da geçmek istemedim. Ama aklım ordaydı bebeğim. Evlat acısı yaşanan diğer evde. Ve bir kez daha korktum anne olmaktan. Allahım ne büyük bir sorumluluk veriyorsun dedim. Sana bişey olmasın diye defalarca dua ettim. Allah bütün anne kuzularını korusun. Sana da uzun ve tatlı bir ömür versin bebeğim. Dilerim gözlerin hep mutlulukla parıldasın. Allah hep iyi insanlar çıkarsın karşına. Yeni ve ilk yaşın kutlu olsun. Seni çok seviyorum...
Ağustos 12, 2008
İLK ADIMLAR
Artık hiçbiryere tutunmadan 4-5 adım atabiliyorum. Kendi başıma yürürken çok heyecanlanıyorum. Sonra da dengemi kaybediyorum. Annem hep rüyasında yürüdüğümü görüyormuş. Yürümeye başlayınca onalara kök söktüreceğim haberleri yok:)) Bi de istediğim şey yapılmayınca çığlık atıyorum. Annem bu huyumu hiç sevmiyor.
Ağustos 11, 2008
Cumartesi günü Deniz teyzemlere gittik. Annemin bütün kankaları geldi yine. Bi tek Canan teyzem yoktu. Egemen adındaki küçük bebek yine geldi. Ya niye kimse ona dokunmama izin vermiyo ki. Ben çok merak ediyorum ama. Annem üçümüzün çok iyi arkadaş olacağımızı düşünüyo. Ama ben kızım Koray ve Egemen erkek ya beni aralarına almak istemezlerse. Sonra babam bizi almaya geldi. Olivyuma gittik gezdik annem Gürkan dayıma doğumgünü hediyesi aldı kendine bi kaç cici aldı sonra eve gittik. Pazar günü de anneannem geldi. Üsküp'e gitmişti memleketine tatil için. Bir ay kaldı geldi. Bana güzel güzel ciciler getirmiş. Bi de yanmış bronz olmuş:)) Beni öptü öptü çok özlemiş...
Ağustos 07, 2008
Günlükçüğüm, bu ay yeni geliştirdiğim yeteneklerim hakkında yazmak istiyorum. Şöyle ki:
Oyuncak telefonumu ve annemin telefonunu elime aldığımda alo yapıyorum,
Saat nerde dediklerinde duvarı gösteriyorum,
Elimle öpücük atmasını öğrendim el salladıktan sonra öpücük de atıyorum:)),
Müzik duyar duymaz kollarımı yukarı kaldırıp oynamaya ve zıplamaya başlıyorum alkış yapıyorum,
Molfixin reklamına bayılıyorum yaramazlığımı yarıda kesip televizyonun karşısına geçiyorum ve pür dikkat izliyorum eşlik ediyorum,
Pisiler nerde diyince pencereye doğru bakıyorum,
Dışarıda havlayan köpekçikleri taklit ediyorum,
Pisi pisi diyince elimle pisi çağırma hareketini yapıyorum,
Babam işten gelince ona doğru koşup başımı dizine dayıyorum,
Koy başını yastığına dediklerinde koyuyorum,
Annem bana takitçi maymunum diyor, çünkü onun ve herkesin öksürme ve gülme seslerini aynen taklit ediyorum:))
Tabaktaki makarnaları kendi başıma yiyebiliyorum ve buna bayılıyorum,
Al-ver hareketini de bu ay öğrendim nesneleri sırayla anneme sonra babama veriyor bitince de hepsini geri topluyorum:))
Oyuncak telefonumu ve annemin telefonunu elime aldığımda alo yapıyorum,
Saat nerde dediklerinde duvarı gösteriyorum,
Elimle öpücük atmasını öğrendim el salladıktan sonra öpücük de atıyorum:)),
Müzik duyar duymaz kollarımı yukarı kaldırıp oynamaya ve zıplamaya başlıyorum alkış yapıyorum,
Molfixin reklamına bayılıyorum yaramazlığımı yarıda kesip televizyonun karşısına geçiyorum ve pür dikkat izliyorum eşlik ediyorum,
Pisiler nerde diyince pencereye doğru bakıyorum,
Dışarıda havlayan köpekçikleri taklit ediyorum,
Pisi pisi diyince elimle pisi çağırma hareketini yapıyorum,
Babam işten gelince ona doğru koşup başımı dizine dayıyorum,
Koy başını yastığına dediklerinde koyuyorum,
Annem bana takitçi maymunum diyor, çünkü onun ve herkesin öksürme ve gülme seslerini aynen taklit ediyorum:))
Tabaktaki makarnaları kendi başıma yiyebiliyorum ve buna bayılıyorum,
Al-ver hareketini de bu ay öğrendim nesneleri sırayla anneme sonra babama veriyor bitince de hepsini geri topluyorum:))
Ağustos 04, 2008
Birkaç gündür öksürüyorum ama yaramazlıklarıma son hız devam ediyorum. Cumartesi günü Koray'lara gittik. Egemen de geldi. Ben Egemeni çok merak ettim. Canlı ve hareket eden bir bebek çok ilgimi çekti:)) Ayaklarını oynatırken ayaklarına dokundum, yüzüne falan da dokunmak istedim ama annem izin vermedi:) Korayla da azıcık kapıştık. Elinden oyuncağı aldığım için çok kızdı ve ağladı sonra annem tekrar ona verdi sustu. Oyuncak da Egemenin oyuncağıydı bu arada. 126568 tane oyuncak içinden onun için kavga etmemiz de ilginçti zaten:)) Sonra annemler bizi aynı anda uyutmayı başardı ve mamalar yediler. Özlem teyzem bana pembe bi şapka almış. Annem ve ben çok beğendik. Hatta dönüşte hemen taktık şapkayı:)
Temmuz 28, 2008
Cumartesi günü aylık rutin kontrolümü oldum. 9 kg olmuşum ve boyum da 72,5 cm. Yani 270 gr almışım ve boyum da 1,5 cm uzamış. Herşey iyi dedi doktor amca bomba gibiymişim. Ama gece ateşim çıktı. Annemler beni en yakın hastaneye acile götürdü. Ordaki doktor teyze bana fitil attırdı ve ateşim düştü. Sonra eve döndük ben uyudum. Bu sabah da annem beni tekrar kendi doktoruma götürdü. Çünkü doktor teyze bana antibiyotik vermişti onu sormak için. Ama kendi doktorum Erhan Bey kullanmasına gerek yok dedi. Bu hafta sonumuz da böyle geçti. Ama şu an iyiyim sanırım dişler yüzünden ateşim yükseldi.
Temmuz 25, 2008
İki gecedir çok huzursuzdum. Ama dün gece mızmızlık yapmadım. Annem işten gelince onunla güzel güzel oynadım. Annem bana topu atıyor ben ona geri yuvarlıyorum. Sonra koltukların kenarlarına tutunarak kaçıyorum ondan. Yaklaşınca da kahkaha atıyorum. Sonra babam işten geliyor. Ona yaklaşıp dizine başımı dayıyorum babam eriyor resmen bu hareketime:)) Artık yaptıkları hareketleri taklit ediyorum. Annem parmağını hayır anlamında sallıyo ben de sallıyorum ve onu pek takmıyorum:)) Ayrıca en sevdiğim oyunlardan biri annemin çantasını karıştırmak. Artık cüzdanını açmayı da öğrendim. İçinde ne var ne yoksa tek tek çıkartıyorum çok eğlenceli:))
Temmuz 22, 2008
İLK ACİL DENEYİMİ
Geri döndümmm. Döndüm ama herkesin yüreğini ağzına getirdim. Dün gece annemle babam bizi almaya Sarayburnu’na geldiler. Eve döndükten sonra halamın yaptırdığı yürüme denemeleri sırasında. Dengemi kaybedip düştüm kafam sehpanın kenarına çarptı. Beni hemen acile götürdüler. Filmim çekildi. Ama bişeyim yok şu an çok iyiyim. Doktor amca saat başı uyandırın dedi korkulacak bişey yokmuş sadece önlem olsun diye. Düştüğümde çok ağladım ama başım çok acıdı. Neyseki bu kötü geceyi atlattık. Bunun dışında tatilim çok güzel geçti. Bol bol denize girdim, fazla güneşlenmedim ve anneciğimi çoooookkk özledimmm.
Temmuz 15, 2008
Eylül'üm Sen gideli tam 3 gece 4 gün oldu. Yokluğun anneye o kadar zor geliyor ki tahmin bile edemezsin. Geçen yıl bu zamanlar hayatımızda yoktun. Ne adın vardı, ne cismin, ne kokun. Ama bugün hayatımızın vazgeçilmezisin artık. Sensiz yaşam olmaz diyordum gidince anladım evet olmazmış. Sensiz hiç birşeyin tadı yok. Gitmene daha günler varken bile boğazımda bir yumru ile dolaşıyordum aklıma geldikçe o günün gelmemesini diliyordum içimden. Ama ne var ki geldi. Aslında sen orda çok mutluymuşsun. Temiz hava, güneş sana çok iyi gelmiş. Hiç uyumadığın kadar uyuyor, hiç yaramazlık yapmıyormuşsun. Sen zaten çok akıllı bir kızsın. Sen bu dünyada gördüğüm en güzel bebeksin. Seni çok seviyorum bitanem. Gelişini iple çekiyorum...
Temmuz 14, 2008
İLK TATİL
Şu an tatildeyim. Cumartesi günü ilk kez gemiye bindim ve Marmara adasına gittik. Annem beni yollarken çok ağladı. Ayrılmak çok zor geldi. Ama yapacak birşey yok. Annemin bu yıl izni yok ve ben babaannemle gitmek zorundaydım. Dün ilk kez denize girdim. Suyu çok sevdim. Zor çıkardılar beni. Tenim de biraz pembeleşti. Hiç güneşte durmuyorum ama çok beyaz olduğum için hemen rengim değişti sanırım.
Temmuz 11, 2008
Temmuz 10, 2008
Temmuz 08, 2008
Artık tam dört tane dişim var. Şu anda tamamı görünmese de uçları iyice belirgin oldu. Çıkmadı çıkmadı hepsi aynı anda çıktı zaten. Bazen çok canımı sıkıyor bağırıyorum. Annem yatmadan ilaç sürüyo ilaç biraz rahatlatıyor. Onun dışında günler aynı geçiyor. Annemle geçen akşam ilk defa markete gittim. Beni market arabasına oturttu bişeyler aldı. Çok zevkliydi çok hoşuma gitti. Cumartesi günü de babaannemlerle adaya gidiyorum Marmara adasına. Annemin ve babamın izni olmadığı için onlar gelemeyecek ve bu yüzden annem gitmemi hiç istemiyor. Ama babaannem neredeyse bir senedir bana baktığı ve çok yorulduğu için ona da gitme diyemiyor. Annem işteyken bana bakacak başka kimse olmadığı için mecburen içi elvermeyerek gönderiyor beni ama cumartesinin gelmesini de hiç istemiyor. Dayanamazsa hafta sonu gelebilirmiş öyle dedi, inşallah gelir.
Haziran 27, 2008
Emekliyorum
10. ayımda emeklemeye karar verdim. Ben aslında daha çok yürümeyle ilgileniyordum. O yüzden emeklemeyi atlamışım birazcık. Ama o da çok eğlenceliymiş. Artık annemi, babaannemi mutfağa kadar takip edebiliyorum. Sora canım isteği zaman da bi yerlere tutunup ayağa kalkıyorum. Herkes beni erkek çocuğuna benzetiyor. O yüzden annem saçlarımın uzamasını iple çekiyormuş. Zaten bana 16585 tane toka aldı. Genç kız olana kadar eskitemem onları. Bi de saçlarım kıvırcıklaşmaya başladı. Annem gibi kıvırcık saçlı olucam sanırım. O da böyle olsun istiyodu zaten:))
Haziran 26, 2008
Bu günlerde biraz huysuzum. Bu diş denen şeyler çok canımı acıtıyo. Ben de herşeye karşı tepkiliyim ve itiraz ediyorum. Yemek yemeye, uyumaya. Dişler biraz geç geldiği için hepsi 5-6 tane birden çıkacakmış sanırım. Ama ne kadar geç gelirse o kadar sağlıklı oluyormuş. Üff çıksa da kurtulsam. Bi de dün akşam Türkiye'nin Almanya ile Avrupa kupası yarı final maçı vardı. Kıl payı maçı kaybettik. Herkes çok üzüldü...
Haziran 24, 2008
İLK DİŞ
Benim artık bir tanecik dişim var. Evet diş diye diye sonunda çıktı. Ama ne zor şeymiş yahu bütün gece canım acıdı. Sabaha kadar uyumadım. Sonra dilimi üstünde gezdirince farkettim orda keskin beyaz bişey var. Aslında henüz tamamen gözükmüyor. Sadece ucu gözüküyor. Herkes bir mutlu bir mutlu sorma. Annem az daha ağlayacaktı nerdeyse...
Haziran 23, 2008
Başarılarıma hergün yeni bir tanesini ekliyorum. Artık mama sandalyemde de ayağa kalkabiliyorum. Yeni keşfettim çok zevkliymiş:)) Önce sağ ayağımı yavaşça alttan kaydırıyorum onun üstüne basınca zaten gerisi çok kolay. Öbür ayağımı da kaydırıp hooopp ayağa kalkıyorum. İlk yapışımda babannem çok şaşırdı. Çığlık bile attı, ne var ki sanki bu kadar şaşıracak. Alt tarafı ayağa kalkıyorum işteee
Haziran 18, 2008
Bugün annem yine işe gitti. Babam izinde demiştim dimi. O evdeydi. öğleden sonra Yeliz ablamın mezuniyet törenine katıldık. Kep denen komik şapkalardan takmışlardı. Sonra bişey oldu hepsi şapkaları havaya attılar. Ben çok korktum. Sonra öğrendim ki bu onların mezuniyet sevincini kutlamak içinmiş. Allahım neler göreceğim daha. Ben hep dayımın kucağındaydım insanları izledim hiç canım sıkılmadı. Akşam annem resimlere bakarken acaba benim kızım ne zaman mezun olacak dedi. Biraz heyecanlandı sanki...
Haziran 16, 2008
Dünyaya geleli yarın tam 10 ay olacak. Annem zaman nasıl geçti anlamadım diyor. Herkes beni çok seviyor olmalı. Sürekli bir sevgi gösterisi, mıncıklamalar falan bazen çok sıkılıyorum. Ama kızamıyorum ne de olsa onların ilk bebeği, ilk torunlarıyım biraz buldumcuk olmaları bu yüzden bence:) Günlerim babaannemle geçiyor. Annem ve babam çalıştığı için bana babaannem bakıyor. Beni hemen hemen hergün parka götürüyor. Bugün yağmur yağdığı için gidemedik. Babam bu günlerde izinde olduğu için o da bizimle. Ben bi kaç gündür hastaydım. Gerçi evdekiler biraz durumu abarttılar onlara iyi olduğumu anlatmaya çalıyorum. Ihh ıhh anlamıyolar. Cumartesi günü doktora gittik boyum 71 cm olmuş kilom da 8720 gr. Annem 200 gr aldığım için biraz üzüldü. Yaa ben iyiyim üstüme gelmeyinnn. Bundan sonra buraya sık sık yazıcam. Gerçi bu günlüğü de herkes okuyacak. İnsanın biraz özel hayata saygısı olur canım:))
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
