16 aylıksın artık canımıniçi. 1,5 yaşında olman için 2 ay kaldı sadece. Ne tuhaf sen henüz karnımdayken başlamıştım gün saymaya. Hala devam ediyor bu alışkanlığım. O zamanlar haftaları sayardım. Sürekli gelişimin hakkında okur şu hafta şurası gelişti bu hafta burası diye daha da çok heyecanlanırdım. Şaşırırdım, şimdiden bu kadar çok seviyorsam bu fasülye tanesini; karmının içinden çıkınca hele biraz büyüyüp bana annecimm diye koşunca neler hissedeceğimi çok merak ederdim.
Gerçi hala inanamıyorum bazen. Hala benim içimden mi çıktı şimdi bu küçük yaramaz diye hayretler içinde kalıyorum. Tıpkı dün akşam babanın dediği gibi. ‘İmren senin karnından mı çıktı şimdi bu kız??’ ‘İnanamıyorum ben, aslında bu büyük mucizeyi gerçek anlamıyla yaşayan sensin onu karnından çıkardın’
Fasülye tanesiydin önceleri. Küçücük bir nokta olarak girdin hayatımıza. Küçük bir nokta. Her şey ne kadar da uzaktı o zamanlar. Sanki çok uzak bir rüya gibi. Nasıl bir bebeğe dönüşecek şimdi bu küçük nokta. Ama öyle çabuk öyle çabuk büyüdün ki. Önce kolları ve bacakları çıktı o küçük noktanın. Kaçıncı ultrason muayenesiydi tam hatırlamıyorum ya ikinci ya üçüncü olmalı ‘Aaa kollarını oynatıyor buu’ diye bağırımışım farkında olmadan:) Doktor da baban da güldü. Evet dedi doktor bu bebek çok hareketli olacak. Yeni oluşan kol ve bacaklarını öyle hızlı hareket ettiriyor ki. Eminim şimdiki o muzip gülümsemen de vardı yüzünde ama biz göremedik:)
İlk tekmeni hatırlıyorum. Ofiste kötü bir gün geçirmiştim. Çok moralim bozuk bir halde eve döndüm. Yatağa uzandım. Hamileliğin de verdiği duygusallıkla ağlamaya başladım. Sonra karnımda bir hareket hissettim. Önce tam kavrayamadım bana mı öyle geldi acaba dedim. Ama çok geçmeden ikincisi geldi. Evet sendin bebeğim. İlk kez hissetmiştim seni. Sen de benim üzgün olduğumu hissetmiş, annecimm ben burdayım hayatta başına ne gelirse gelsin ben varım artık, hiç bir şey için üzülmeye değmez diyordun. Heyecanla diğer odadaki babanı çağırdım. Önce beni ağlarken görünce korktu sonra söyledim ona. Tekmelerin henüz onun hissedebileceği kadar güçlü değildi ama ben bu keyfi uzun bir zaman yaşadım. Hele ki iyice büyüyüp dışarıdan görülebildiğinde, oturur senin hareketlerini izlerdim. Yer değiştirişini, resmen kayar gibi ordan oraya geçişini. Bence bu, bir kadına bahşedilen en muhteşem hediye. Allahım iyi ki kadın olmuşum diye şükrediyordum işte o zamanlar. Babanın bu keyfi yaşayamamış olması ne acı. Zaman zaman şarkılar söylerdim sana. Bıkmadan usanmadan hayal kurardım. ‘Nasıl olacak kime benzeyecek. Kesin babasına benzer. Ama birazcık da benden alsın ne olur.’
16. haftamızda kız olacağını öğrendik. Aslında ben başından beri biliyordum kız olduğunu. Hissediyordum. Herkese de söylüyordum benim kızım olacak diye. O yüzden şaşırmadım hiç. Gerçi rüyamda hep erkek bebekler görüyordum ama tersine çıktı rüyalarım işte. Güzeller güzeli bir kızım olacaktı benim. Ailemizin küçük nazlı prensesi.
O kadar sorunsuz, mutlu bir hamillelik yaşattın ki bana. Bazen sadece tekrar hamile olabilmek için bir kardeş yapmak istiyorum sana:) Yasal sürecin başladığı 32. haftaya kadar çalışmama izin verdin. Hergün iki vesait İstoç denilen dağa beraber gittik geldik seninle. Karnım devasaa bir tepeye dönüşmüştü. Görenler benim için endişeleniyordu. Ama ben halimden o kadar memnundum ki. Hoplaya zıplaya merdivenleri inip çıkıyordum hiç yorulmuyordum. Sonra iki haftaya kadar zorlamadın beni. Hayatımı kısıtlamadın. Canım istediği kadar gezdim, tozdum. Hatta 7 aylık hamileyken Antalya’ya gittik baban sen ve ben. Çok güzel bir tatil geçirdik. Aşırı sıcak dışında beni zorlayan bişey olmadı. Sen her zamanki gibi olağanüstüydün. Bol bol havuza girdik. Sonra odaya koşup klimanın altında oturduk ikimiz.
Dediğim gibi bitanem günler öyle hızlı geçti ki. Son kontrol günü geldi. Doktor plesantanın önde olduğunu doğum kanalını kapattığını ve normal doğumun çok ama çok riskli olacağını bir kez daha söyledi. Senin de artık plesantanın kireçlenmeye başladığını ve daha fazla içeride durmaman gerektiğini ekledi. Seni normal doğurmayı çok ama çok isteyen ben son umudumu da kaybetmiştim. Ama fazla üzülmedim. Seni sağlıkla kucağıma almak herşeyden önemliydi. Öyle ya da böyle. Sen yanıma gelecektin, sonunda kokunu duyabilecek, kime benzediğini görebilecektim. Varsın kessinlerdi beni:)
Salı ya da Çarşamba günüydü. Cuma günü için randevulaştık. 17 Ağustos 2007 olacaktı doğumgünün. Aslında o günü pek istemedim ama doktorun ve babanın iş programı dolayısıyla biraz da mecbur kaldık. Sonra düşündüm ya o tarihte normal olarak gelseydin değiştiremeyeceğimize göre kabul ettim. Kalbim küt küt atarak ayrıldım muayanehaneden. Baban gelmemişti yanımda Güliz halan vardı. Sonrasındaki 3 gün babanla son hazırlıklarımızı yaptık. Senin son eksiklerini aldık. Doğum çantamı hazırladım.
Son gece sabaha kadar hiç uyamadım. Sezeryan düşüncesi müthiş korkutuyodu beni. İlk kez başıma gelecek bu deneyim çok endişelendiriyordu. Doğumun 8:25’de olacaktı. 7 gibi kalkıp hazırlandım. Çantayı tekrar gözden geçirdim. Fotoğraf makinası, kamera hepsi tamamdı.
Hastanenin yolunu tuttuk. Titrememe engel olamıyordum. İğne yaptırmaktan korkan ben anne olacaktım birazdan. Karnımı kesip içinden küçük bir kız çıkartacaklardı. Hastanede bir takım testler yapıldı. Sorular soruldu. Sonra o sevimsiz ameliyat önlüğünü giydim.
Ve sedyedeyim. Baban elimi tuttu gidiyoruzz. Ameliyathaneye indik. Ben çok istememe rağmen baban dayanamayacağı gerekçesiyle doğuma girmek istemedi. Son derece gergin ve heyecanlıydı. Ameliyathaneye ağlayarak girdim. Ameliyathanede benim dışımda herkes çok neşeli ve rahattı. En son hatırladığım anestezistin burnuma doğru o şeyi tutuyor olmasıydı.
Sonraaa gözlerimi açtım. Sen yanımdaydın ve mememi çekiştiriyordun:)) İşte bir rüya böyle gerçekleşti bebeğim. Farkında olmadan doğum hikayemi yazmış oldum böylece.
Tıpkı hamileliğim gibi doğumum da çok sorunsuz ve rahat geçti. Sadece uyandıktan sonra ki ilk iki saat keskin bir acı hissettim karnımda ama o da dayanılamayacak gibi değildi. Hem seni seyretmekten canımın acısını hissetmiyordum zaten. Sonra yavaş yavaş azaldı ağrım. Sezeryanın hiç düşündüğüm gibi olmadığını öğrenmiş oldum. Vee bazı kimselerin gerçekten bu doğum olayını çok abarttığını:) Doğal yollardan gelmeni çok istedim ama her ne şekilde olursa olsun geldiğin için çok mutluyum. Aynı heyecanı, kalp çarpıntısını şu an yazarken tekrar hissettim. Seni çok seviyorum.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder