25 aylık olmana 3 gün kaldı. Bu aralar her gün yeni kelimeler öğreniyor ve bunları iki kelimelik cümleler halinde kullanıyorsun. Söylediklerinle bizi şaşırtmaya başladın bile. İki yaşındasın ve ‘terrible two’ döneminin hakkını fazlasıyla veriyorsun. Bazen tutturmaların beni çileden çıkartıyor. O anda öyle çok öfkeleniyorum ki sana. Hatta bağırıyorum çoğu zaman ne yalan söyleyeyim:) Ama o şirin, muzip, küçük maymun suratınla bir anda sinirimi geçirmeyi başarıyorsun.
Evin kalabalık olması, ve hayran kitlenin çok geniş olması yüzünden üzerinde çok büyük bi söz hakkım olduğu söylenemez kısacası beni pek fazla takmıyorsun ama öyle mutlusun ki. Koca koca insanların gözünün içine bakması, seninle bir olup türlü maymunluklar yapması öyle hoşuna gidiyor ki. Hayatta en çok istediğim şey senin mutlu olman. Gözlerinin şu anda olduğu gibi parlaması.
Üzerimde yaptığım en küçük bir değişikliği bile farkediyorsun. Bu konuda baban senden ders almalı:) Mesela uzun zaman sonra saçımı toplamışsam anne yaşş diyosun:) Ya da yeni bi kıyafet giydiysem anında farkediyosun. Abite (elbise), etett (etek) falan diyosun göstererek. Güzel olmuş muyum diyorum muzip muzip gülerek ebett diyosun:)
Akkımm (aşkımm) diye bize sarılmaların var bi de. O an öyle çok mutlu oluyorum ki bunu anlatabilmem imkansız. Heralde sen de bir gün anne olunca küçüğün sana sarıldığında anlarsın tam olarak ne demek istediğimi. İnsanın yağları nasıl şıpır şıpır erirmiş o zaman anlayabilirsin ancak.
Bu aralar sana oyun hamuru aldık ilk defa. Bayılıyorsun onlarla oynamaya. Bize bol bol döfte (köfte) yapıyorsun. Korktuğum gibi ağzına sokmaya çalışmadın hiç. Sen genç kız olmuşsun da bizim haberimiz yokmuş meğer...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder